30 Eylül 2013 Pazartesi

Berlin Gezisi 9. Gün (15-23 Ağustos 2013)


Berlin 9. Gün

Bugün Berlin'de son günümüz. Uçağımız bu gece 01.40'da, bütün gün gezebiliriz. Sabah bavullarımızı topladık, otelin emanetine bıraktık. Burada emanet için ücret almıyorlar. Bazı otellerde az da olsa ödeme yapılıyor.
Bu günkü planımız biraz sıkışık olacak ama Berlin'in 30 km. dışındaki eski kent Potsdam'a gitmek istiyoruz. Bunun için biletlerimizi dün aldık.Akşam havaalanına da S Bahn ile gideceğimiz için günlük sınırsız bilet aldık. Bu biletler gün içinde gece saat 03.00'e kadar sınırsız kullanımlı. Hızlı hareket etmek için otel önünden otobüsle Bahnhof Zoo'ya geldik. Buradan Potsdam'a gidecek trenlerin saatlerine bakarken dün aldığımız biletlerin üstünü okudum, (6.70 €) yazıyor, halbuki ben daha önce 7.20 € gibi bir fiyat hatırlıyordum, neden böyle derken biletin AB bölgesi için olduğunu, halbuki bizim ABC bölgesi bileti almamız gerektiğini fark ettik. Bilet alırken  biletçiye ABC günlük bilet demediğimiz için daha  çok seyahat edilen bölge olan AB bölge bileti vermiş. Bu defa fark vererek ABC ile değiştirelim dedik, biletleri sabah onaylattığımız için mümkün değilmiş. Tekrar ABC bileti almamız gerekecek. Yaptığımız yanlışlığa canımız sıkıldı. İstasyonun önündeki  otobüslerin ana kalkış yeri olan otobüs duraklarındaki  banklara oturduk. Ne yapacağımızı konuşurken birden yanımda oturan hanımın bana dönerek "hilfe hilfe" diye yardım istediğini duydum. Bir de baktım onun yanında oturan yaşlı hanım kadının üstüne yığılmış, bayılmış, yanımdaki kadıncağız kımıldayamıyor yoksa yaşlı teyze yere düşecek. Teyzenin yüzü bembeyaz. Elindeki çanta, otobüs bileti  vs yerlere saçılmış. Neyse Nejat istasyona koştu danışma'dan yardım istemek için, ben yerlere saçılanları topladım.1-2 dakika içinde teyze kendine geldi, tansiyonu düşmüş herhalde, neyse ben koşarak Nejat'ı geri çağırdım hasta kendine geldi diye. Kadın iyiyim dedi, zaten rengi de düzeldi. Yalnızlık zor. O patırtı içinde biz de Potsdam'a gitmekten vazgeçtik. Niyetimiz Potsdam'dan erken dönüp göremediğimiz yerleri görmekti. Belki de doğru olmuş bütün bu gezileri bir günde yapmamız zormuş.
Bu sefer yollarda hep gördüğümüz 100 ve 200 numaralı  otobüslere binerek şehri bir de öyle gezelim dedik. Yürüyerek dolaştığımız yerleri bir kez daha görmüş olduk. Fakat insanın gördüklerinin kalıcı olması  için yürümek lazım. Bu iki otobüsü de şehri gezmek için fazla zamanları olmayanlara tavsiye ederim. Şehrin tüm önemli yerlerini dolaşıyorlar. Bu otobüsler hep turist dolu.
 
Turistler 200'de
Doğu Berlin'in sıra sıra  binaları
Otobüs şoförleri son durakta beklemede muhabbette
Doğu Berlin

Jüdıiches Gemeindehaus
Jüdisches Gemeindehaus

Humbold Üniversite
Alexanderplatz
Alexanderplatz İstasyon
Alexanderplatz
Alexanderplatz
Alexanderplatz
Alexanderplatz'da güneşlenenler
Alexanderplatz
Alexanderplatz'dan Karl Marx Allee (Bu caddede DDR zamanında geçit törenleri yapılırmış, çok geniş)
Sosis yiyen
  Alexanderplatz'da Dünya saati
Alexanderplatz'dan bu defa Doğu Berlin'in ulaşım aracı tramvay'a binerek Prenzlauer Berg semtine gittik. Burası önceleri işçi mahallesiymiş, birleşmeden sonra renkli yaşantısı ile bohem bir yer halini almış. Doğu Berlin'de kocaman blok apartmanların  yanısıra bahçeli tek katlı evler de var. Sanatçı Kathe Kollwitz de burada yaşamış. Son durağa kadar gidip, aynı tramvayla Alexanderplatz'a döndük. Aslında burada son durağa kadar gitmeden inip tramvay yoluna göre biraz içerde kalan Schönhauser Allee denilen bölgeyi görmemiz lazımdı. Bölgenin merkezi orasıymış. Rehber kitapta bunun yazdığını daha sonra gördüm. Atlamışız. Giderseniz siz öyle yapın.  Tramvaylar için batıda son durak Alexanderplatz. Batı Berlin'de tramvay yok.




Alexanderplatz'a döndükten sonra bu defa da East Side Gallery'e (Doğu Yakası Galerisi) gitmek için S Bahn'a bindik.Warschauer istasyonunda inerek köprüden karşı kıyıya geçtik.Spree Nehri kenarında yer alan yıkılmayan bu duvar 1,3 km. uzunluğundaymış. (Duvar 46 km.) Korunmuş ve 1990 yılında çeşitli uluslardan 118 ressam bu duvara resimler yapmışlar.

 
Uzayıp giden duvar
Bu köprü çok güzel
Köprü  kenarında oturarak hem dinlendik hem de güneşin batışını seyrettik. Dün tam göremediğimiz Türk mahallesini görmek için tekrar yürümeye başladık. Kreuzberg'e giderseniz mutlaka Oranienstrasse boyunca yürüyün, gerçekten de İstanbul'da ne varsa hepsi burada var. Burada Almanlar kendilerini yabancı hissediyor olmalılar. Bütün dükkanlarda Türkçe konuşuluyor. Neler gördük. Rakı kebap yapan ağır ağbiler, maç muhabbeti yapan gençler, arabalarında müziği açmış dolaşanlar, Türk usulü dolaşan arabalı gelin alayı, sokakta çığlık atarak oynayan çocuklar, Berlin'de hiç görmediğimiz yerlere atılmış çöpler.. Tıpkı İstanbul.


Buraları keyifle dolaşarak otele geldik, bavullarımızı emanetten aldık, artık Berlin'e veda zamanı. Az değil 9 gün kaldık burada. Alışmıştık. Neredeyse esnafla da kanka olmaya başlamıştık. Kahvaltı yaptığımız kızların işlettiği kahve, akşam yemeklerini yediğimiz İtalyan restoran, alış veriş yaptığımız Netto market.
Günlük biletimiz AB bölgesi içindi, havaalanı ABC bölgesinde olduğu için biletçi Alman teyze bize bir de A veya C ek bileti kesti (1.60 €) tamam şimdi gidebilirsiniz dedi.Geldiğimiz yollardan U Bahn ve aktarma yaparak S Bahn ile Berlin Schönefeld Havaalanına geldik. Ufak bir havaalanı ve gece de olduğu için kalabalık yoktu. Uçak saatinde kalktı. Rahat bir yolculukla 2,5 saat civarı bir sürede Sabiha Gökçen'e indik. kapıda bekleyen belediye otobüsüne binerek hafta sonu ve erken saat olduğu için çabucak Kozyatağı'na geldik. Evimize geldiğimizde komşularımız daha uyuyorlardı. Bu gezi de böyle güzel bitti.

 Genel Bilgiler:

1- Kaldığımız otel İbis Budget Berlin City Potsdamer Platz, Anhalterstrasse üzerindeydi. Bu sokakta yan yana oteller var. Bizim kaldığımız otel İbis oteller zincirinin ekonomik otellerinden.Otelin yanında biraz daha pahalı olan başka bir İbis otel daha vardı.Yeri ulaşım bakımından çok iyiydi. Güvenli bir bölgedeydi.  Metro ve otobüs durakları otelin hemen 2-3 dakika yakınındaydı. Bizim gibi yürüyen takımı için uygun, Berlin'in merkezindeki her yere yürüme mesafesinde.Otel odaları çok büyük değil fakat yeterli ve temiz.  Biz oteli internetten ararken otelde kalanların değerlendirme puanları yüksekti. Genellikle o puanlar doğru çıkıyor. Bizi hiç yanıltmadı. Otel'de sabah kahvaltısı ücrete dahil değil. Fakat kahvaltı servisi var. (7,5 €) Sonuç olarak çok lüks beklentisi olmayanlar için fiyatına göre konumu ve temizliği  ile güzel bir otel.

Odada tuvalet girişte solda, lavabo odanın içinde, duş lavabo yanındaki camlı bölmede. Garip. Üstte de bir ranza var, varsa çocuk için
Danışmada çalışanlar İngilizce konuşuyorlar. .Biz ayrılırken bu aile giriş işlemleri yaptırıyordu.
2- Otel çevresinde yemek ihtiyacını karşılayacak çok imkan var. Biz sabah kahvaltılarını Check Point Charlie yakınında erken açan, Alman  kızların işlettiği bir cafe vardı orada yaptık. Otele yakın bir İtalyan restoran bulduk, güzel bahçesi de vardı, baktık akşamları kalabalık, Almanlar geliyor, oraya takıldık. Pizza, kaneloni, patatesli omlet yiyerek ve bira içerek 20-25 € civarı ödeniyordu.Bir de yakındaki Netto marketten su, meyve suyu, meyve, sandviç ekmeği, peynir alarak öğle için baget sandviçler yaptık. Onları parklarda oturarak yedik, çok güzeldi. Bu arada Nejat ayak üstü sosisleri götürdü, ben yemedim.Ben de bir kez döner yedim, güzel fakat tadı değişik. Bir de bıçakla kesmiyorlar, böyle traş aleti gibi bir şeyleri var onunla kesiyorlar. Ara ara kahve ve kek molaları oldu.
3-Almanlar düşünüldüğünün aksine çok yardımseverler. Yollarda haritalara bakarken kaç tanesi bisikletlerini durdurup yardım istermisiniz diye sordular. Artık korkudan haritayı açamıyorduk.
4-Berlin'de pet şişeler ve cam bira şişeleri geri toplanıyor. Marketlerde otomatlar konulmuş, Berlinliler pet şişeleri toplayıp geliyorlar, oraya atıyorlar, otomattan kaç para geri alınacağına dair bir çıktı alınıyor, kasada alış verişlerden bu tutar düşülüyor. (1 pet şişe 0.25 €) Bu durum, özellikle turistlerin yoğun olduğu bölgelerde turistler bu paraları geri almakla uğraşmadıkları için çöp kutularından şişeleri toplayan insanlar yaratmış. Üstü başı düzgün Almanlar da ellerindeki torbalara çöp kutularındaki bu pet şişeleri topluyorlar.Bu arada hiç şişe toplayan Türk görmedik.
5- İletişim konusunda Nejat Almanca konuştuğu için zorluk çekmedik, acaba bilmeseydi zorluk olurmuydu onu bilemiyeceğim.Ama her yerde yardımcı olacak Türkçe bilen biri oluyor.
6-Ulaşımda hiiiççç sorun yok, bütün araçlar raylılar, raysızlar insanı sinir edecek kadar (kıskançlık var bu söylemde) düzgün ve saatinde geliyor gidiyor. 1 dakika gecikilmez mi kardeşim yok tam saatinde. Bu kadarı olmaz.İstanbul'da yaşayan biri olarak bu duruma çok gıcık oldum.
7-Berlinliler yemeğe ve eğlenceye meraklılar. Almanya'nın diğer şehirlerindeki gibi akşamları erkenden evlerine çekilmiyorlar. Lokantalarda, kafelerde güzel vakit geçiriyorlar. Şehir geceleri de yaşıyor.Belki mevsim uygun olduğu için böyleydi.
8- Berlin mimarlar için yaratıcılıklarını sergileyebildikleri bir şehir. Çok sayıda değişik mimari yapıda binalar gördük. Hepsi de son teknolojiyi kullanan modern yapılar. Aslında Reichstag gibi tarihi bir binanın içine modern bir kubbeyi oturtma kararını veren yöneticileri de cesaretliymiş.
9- Ben Doğu Berlin'i daha çok sevdim. Batı Berlin'de bana göre pek bir şey  yok. Doğuda sürekli inşaat yapıyorlar, oraları bozmazlar umarım.Aslında Doğu Berlin'liler ile sohbet etmek isterdim, onların yaşantıları çok değişmiş. Sağlık, eğitim ve barınma için para ödemek onlara zor geliyordur şimdi. Özgürlüğün ve kapitalizmin bedelini ödüyorlar.
10- Berlin'i sevdim. Yeşil devasa parkları, tarihi yapıları, müzeleri , düzenli ve dakik ulaşımı, çalışkan insanları ile görülmeyi hak ediyor.


Harcamalarımız:
1 €= 2.60 TL.

Uçak          390 €              (2 x 508 TL.=1.016 TL.)
Sigorta         11 €              (2 x 5.50 €=11 €=29 TL.)
Çıkış Harcı  11 €              (2x15 TL= 30  TL)
Otel            485 €              (8 gece)
Ulaşım          37 €
Yemek        145 €
Hediye         17 €
Müze            99 €

Toplam         1200 €


.

29 Eylül 2013 Pazar

Berlin Gezisi 8. Gün (15-23 Ağustos 2013)



Berlin 8. Gün

Bu gün Schloss Charlottenburg'a gideceğiz.Prusya döneminden kalan bu saray 2.Dünya Savaşında hava saldırılarından büyük hasara uğramış ancak sonra yeniden yapılmış. Spree Nehri kenarındaki sarayın çok büyük güzel bir bahçesi var. Zaten Berlin şehri çok sayıda parka ev sahipliği yapan yeşil bir kent.
Burası şehir merkezinin biraz dışında olduğu için otobüsle gittik. (AB bölgesi 2.60 € 1 kişi) Biletleri durakta veya otobüs içindeki otomata okutmayı unutmuyoruz.  İlk kez burada otelin önünden geçen otobüse bindik. Otobüsler genellikle iki katlı. U Bahn ve S Bahn sistemleri şehrin ulaşım sorununu kolaylaştırdığı için otobüsler çok kalabalık olmuyor. Otobüsler duraklara geldiğinde otobüs durak tarafına hafif yatıyor ve yolcular kaldırıma kolaylıkla inebiliyorlar. Kaldırımlar yüksek değil, kaç gün şu şehirde yayan dolaştık, bir tane yüksek kaldırım görmedim, kaldırımdan indiğini bile fark etmiyor insan. Otobüsten Wittenbergerplatz'da indik. Sabah burada pazar kuruluyormuş, satıcılar genellikle kadınlardı, tezgahlarını hazırlıyorlardı.

Otobüs'den

 

Biz Sarayın içine girmemeye karar verdik. Klasik saray içi eşyaları görmek yerine güzel büyük bahçenin keyfini çıkarmak istedik.



Friedrich Willhelm Heykeli (1697)









Sarayın karşısında Stüler Binaları (Museum Berggruen ve Bröhan Museum)
 Saray bahçelerini bitirdikten sonra rahat battığı için biz buradan yürürüz dedik ve yola koyulduk.
Charllottenburg Rathaus (Belediye Binası)
Mola
Küçük bisikletliler çok şekerdiler

Berlin Teknik Üniversitesini görmeye gittik. 1700'lü  yıllardan başlayarak günümüze kadar gelen Almanya'nın bu en büyük teknik üniversitesinde  30.000 öğrenci eğitim görüyormuş. Burada epeyi bir Türk öğrenci de eğitim görüyor. Eski ve yeni binaları ile kampüs koskocaman bir mahalleyi işgal ediyor. Öğrenci merkezine girerek bakındık, hatta 5 yıldız tuvaletlerini bedava kullandık. (Bu arada Berlin'de tuvalet fiyatları 0,30 ile 1 € arasında değişiyor) Öğrenci ortamı çok hoşumuza gitti, öğrenci olasımız geldi. Ama zor.




 



Çok yorulduk ama Türk mahallesi Kreuzberg'i görmeden olmaz. Yorgunluktan dayanamadık, U Bahn'a bindik. Kısa mesafe bilet aldık.(1.50 €  1 kişi) Bu bilet ile 3 durak gidilebiliyor. Neyse metrodan indik, etrafta tek tük Türk mağazaları ve çok sayıda Türkçe konuşan var. Kreuzberg nere diye sorduk bir vatandaşımız buralar hep Kreuzberg dedi. Gerçekten de her tarafta Türkçe konuşmalar var.

Bizim takım
Köprü üstünde güneş batışı izleme (olmazsa olmaz bira eşliğinde)
Hasır'ın burger'i de var

Köprü üstü sohbeti
Baklava'ya buyrun
Çeşit çeşit Hasır


Artık hava karardı ve biz çok yorulduk. Türk mahallesini  tam göremedik ve buraya tekrar gelmeye karar verdik.