3 Temmuz 2019 Çarşamba

(10/11.Günler Hamburg) Paris-Bremen-Hamburg Gezisi (10.04.2019-20.04.2019)



Hamburg
10/11.Günler (19/20.04.2019) Cuma/Cumartesi

Otelden yürüyerek Bremen Ana Tren İstasyonu yakınındaki Flixbus otobüs kalkış yerine geldik. Otobüsümüz 08.20 de hareket etti. (14 € 2 kişi) Yine yer numarası yok. Bu defa yolumuz kısa.127 km. ve 1 saat 40 dakikada Hamburg' a geldik. Saat 10.00'da Hamburg tren istasyonu yakınında yolculuğumuz bitti. Yine arka sıramızda koltuğa kıvrılıp uyuyan genç kız uyanınca merhaba diye bize seslendi. Mardinli Erasmus öğrencisi...o da arkadaşları ile Hamburg'a gezmeye gidiyormuş...Onunla sohbet ederek biraz zaman geçirdik...Ülkemiz genç kızlarının Dünya'nın diğer Ülkelerini görerek, gezerek öğrenmeleri beni çok mutlu ediyor. Aferin onlara ve bu fırsatı yaratan ailelerine...

Bu defa, çok önceden araştırmamıza rağmen istasyona yakın İbis Otel'den yer bulamadık, ona yakın Prize Otelde bir gece kalacağız. Sırt çantalarımızı bırakmak için otele yürüyerek gittik. Resepsiyondaki görevli kız erken geldiğimizi, eğer talep edersek 10 € karşılığı erken check in yapabileceğini söyledi.Biz hemen dolaşmaya gideceğimiz için sadece sırt çantalarımızı bırakacağımızı söyledik, onları emanet odasına koyabileceklerini söyledi, çantaları bırakıp otelden şehir haritamızı alıp Hamburg sokaklarını yürüyerek dolaşmaya başladık. Yarın İstanbul uçak kalkışı saat 20.05 olduğuna göre bugün ve yarın saat 17'ye kadar Hamburg'u dolaşmak için vaktimiz var...Bu büyük şehirde 1,5 gün...artık ne kadar gezebilirsek...
Prize Otel


Almanya'nın Berlin'den sonra en kalabalık şehri olan Hamburg, Avrupa'nın en büyük ikinci limanına sahip. Nüfusu 1 milyon 900 bin civarında. Bir kanallar şehri olan Hamburg 1200 yıllık bir geçmişe sahip. Önemli bir liman kenti olması nedeniyle 2.Dünya Savaşında karşıt güçler tarafından bombalanmış ve savaş sonrası şehir yeniden inşa edilmiş. Avrupa'da en çok köprü olan şehirmiş, 2000'in üstünde irili ufaklı köprü varmış. Almanya'nın özel statülü üç şehrinden biri olan Hamburg aynı zamanda Hamburg eyaletinin başkenti...

Speicherstadt, Hamburg limanında Hafen City bölgesinde, 1883-1927 yılları arasında kütükler üzerine inşa edilmiş kiremit kırmızısı antrepoları, sayısız demir köprüleri ve kanalları  ile ilginç bir semt. Gümrük ödemeden malları transfer etmek için serbest bölge şeklinde işlev görmüş. Halı, tütün, kakao, kahve gibi mallar buralarda bekletilir sonra gidecekleri bölgelere yollanırmış. 2009 yılından sonra semt ve çevresinde yenileme çalışmaları olmuş. Günümüzde Speicherstadt bölgesindeki antrepoların bazıları çeşitli müzelere ve sosyal mekanlara çevrilmiş, bazıları ise halen depo olarak kullanılıyormuş.

Buraları dolaşırken yıllarca çalıştığım Türkiye Denizcilik İşletmelerine ait İstanbul Salıpazarındaki antrepolar aklıma geldi.Burada yükleme boşaltma hizmeti sona erdikten sonra yıllarca atıl durumda kaldılar. Son yıllarında müze ve fuarcılık alanı olarak kısmen kullanıldı, şimdilerde ise hepsi yıkıldı, yerine otel inşaatı yapılıyor.

Speicherstadt semtinde antrepolar

Alman Gümrük Müzesi (Deutsches Zoll Museum)
Çağdaş Sanat ve Fotoğrafçılık Evi (Deichtorhallen ve Hausder Photographier)
Speicherstadt karşıda ufukta gözüken konser salonu Elbphilharmonie



Marco Polo Terrassen'den liman
Am Kaiserkai 'da kafeler ve keyif yapan Hamburg yaşayanları
Elbphilharmonie Elbe nehri üzerindeki Hamburg şehrinin en büyük antreposu üzerine inşa edilmiş bir konser salonu...1875 yılında inşa edilen antrepo 2.Dünya Savaşında yıkılmış, sonra tekrar inşa edilmiş, 90 lı yıllara kadar da kakao, çay ve tütün depolamak için kullanılmış. 2017 yılında da konser salonu olarak hizmete açılmış. Gösterişli cam binanın çatısına  denizin dalgalarını andıran şekiller verilmiş. Gezilebiliyor, biz gezmedik.






Antrepo olarak kullanılmıyor fakat yükü yukarı çeken sistem hala çatıda gözüküyor
St.Nikolai kilisesi eskiden Hamburg'da bulunan ana beş Lutherci kiliseden birisiymiş. Yapımı 1846 dan 1874 e kadar sürmüş. 2.Dünya Savaşında bombalanan yapılardan birisi olmuş ve savaşın vahşetini anımsatmak için özellikle yıkık halde bırakılmış. Kulesindeki platforma  çıkılıyor biz vaktimiz olmadığı için çıkmadık.





Kilise avlusunda Edith Breckwoldt Çile (The Ordeal) Heykeli






Turistik aktivite
Hamburg liman kenti olmasına rağmen Kuzey Denizinden 120 km. içeride, şehir merkezinde Elbe nehri, kanallar ve Alster Gölü var. Yapay Göl, Binnenalster ve Aussenalster şeklinde iç ve dış göl olarak bölünmüş. Bizim orada bulunduğumuz gün tatil ve havanın da iyi olması nedeniyle herkes göl kenarında teraslar, kafe ve restoranlarda oturuyordu, gölde kürek çekenler, kano ile gezenler vardı... Burası şehrin eğlence mekanlarından birisi...







Fıskiyede gökkuşağı



Şehirden gidenler ayakkabılarını ağaçlara asıyorlarmış, biz asmadık tabii ki... 

Petrikirche (Hamburg'un en eski kilisesi tarihi tam bilinmiyor fakat 1195 yılındaki belgelerde adı geçiyor.)
Hamburg'un gösterişli alış veriş caddesi Mönckebergstrasse'den geçerken Türk markası "Yargıcı" mağazasını görünce içeri baktım, oldukça büyük bir mağazaydı...

Yargıcı Hamburg
Belediye Binasının (Rathaus) bulunduğu geniş meydan Rathausmarkt... burası her zaman hareketli...Kırmızı şemsiye veya sarı şemsiyeli rehberler buradan başlayarak ücretsiz şehir turları yapıyorlar, tur sonunda sadece bahşiş veriliyor. Vakti olanlar için iyi bir imkan. Biz katılmadık... 

Belediye Binası (Rathaus)
Şair Heinrich Heine "Eğer bir yerde kitapları yakıyorlarsa, orada eninde sonunda insanları da yakacaklardır"



Meydan (Rathausmarkt)
Şehir meclisinin bulunduğu Rathaus, Hamburg şehir merkezinde...1842 yılında şehrin büyük bir kısımını yok eden yangın felaketinden sonra yapımına karar verilmiş ve 11 yıllık bir inşa süresinden sonra 1897 yılında bitirilmiş.Avlusunda güzel bir çeşme var, ayrıca giriş salonu da çok güzel.

Rathaus avlu

Rathaus avlusunda sağlık tanrıçası Hygieia heykeli...1892 yılındaki kolera salgını anısına yapılmış, Hygieia elindeki tastan temiz su döküyor

Aşçı yamağı da Rathaus avlusunda yerini almış

Giriş salonu

Rathaus yakınında Alsterarkaden...Nedense  Venedik yapılarına benzetmişler

Havalı Neuer Wall alış veriş caddesinde Louıs Vuitton da kuyruk var, ben de çanta alacaktım (!) fakat sırada bekleyemedim  

Haupkirche Sankt Michaelis (1669)
St.Michaelis kilisesi hemen yakınında 17.yy tipik evlerinin olduğu Krameramtswohnungen çok sevimli....Avlu gibi olan dar bir alanda küçük mağazalar, restoranlar var...



Çay kahve
Kitap defter




Hamburg Hauptbahnhof  (Bu istasyonun alt katında REWE market var, oradan nispeten uygun fiyata alış veriş imkanı var)
Hamburg büyük bir şehir, buradaki gezimiz 1,5 günde ancak bu kadar olabildi.
Hamburg'daki ikinci günümüz akşamı İstanbul'a döneceğimiz için sabah sırt çantalarımızı Haupbahnhof'daki emanete bırakmıştık, Buradan çantalarımızı aldık, bizi havaalanına götürecek S Bahn S1 e bindik.( 6.60 € 2 kişi) Yalnız bu S1'in ilk üç vagonu havaalanına gidiyor, belli bir istasyondan sonra gerideki vagonlar ayrılıp başka yöne gidiyorlar...İstasyonda platforma konuyu gayet güzel işaretlemişler...yol yarım saat sürüyor ve 15 dakikada bir sefer var. Tren havaalanının hemen alt katına gidiyor ve asansör ile havaalanının içine kolayca ulaşılıyor. Check in işlemimizi yaptırıp yanımızda getirdiğimiz yiyeceklerimizi yiyerek oyalanıyoruz. Uçağımız tam saatinde 20.05 de kalkıyor ve rahat bir yolculukla 00.30 da İstanbul'a varıyoruz. Sabiha Gökçen çıkışında bekleyen belediye otobüsü ile o saatte yollar da boş olduğu için kolay bir şekilde Kozyatağına evimize geliyoruz. Bu gezimiz de sağlıkla, problemsiz bitiyor. Yenilerine diyoruz...




Harcamalarımız: 

(2 kişi) (€)


Ulaşım                    446
Konaklama             848                         
Yiyecek                   260
Müze                        96                     

Toplam                  1650
Toplam                  1650x6,48=10.692,00 TL.































14 Haziran 2019 Cuma

(7/8/9.Günler Bremen) Paris-Bremen-Hamburg Gezisi (10.04.2019-20.04.2019)

7.Gün (16.04.2019) Salı

Paris'e veda ediyoruz. Bir kez daha gelip görebilir miyiz bu güzel şehri bilmiyorum. Bremen'e gidiyoruz. Etrafı seyredelim diye gündüz otobüsü ile gitmeyi istedik. Tabii ki Flixbus ile gidiyoruz. Mesafe epeyi uzak, 900 km. civarı...8.00 de hareket edip 22.20 de Bremen'e varacağız. Bu arada Amsterdam'da 1 saat bekleme süresi var, etrafa bakacak kadar vaktimiz olacak mı acaba...(67 € 2 kişi) 

Neden Bremen...Nejat İTÜ İnşaat Fakültesini bitirince 1971 yılında Almanya'ya çalışmaya gitmiş. İlk gittiği şehir de Bremen. Orada 2 yıl bir inşaat proje bürosunda çalışmış, projesini yaptığı bir köprü halen şehre hizmet veriyormuş, onu göreceğiz, yaşadığı yerleri 50 yıl sonra görecek.

Bremen Paris'e göre çok küçük bir şehir. Yorulmadan keyifle dolaşacağız diye umuyoruz.

Daha önce provasını yaptığımız gibi metro ile kolayca otobüs terminaline geldik, tam saatinde de hareket ettik. Flixbus otobüslerinde yer numarası yok, nereyi bulursan oturuyorsun. Daha yerleşirken arkamızdaki sıraya oturan bir genç kız Türkçe yardıma ihtiyacımızın olup olmadığını sordu. Türkiye'den gelmiş Erasmus öğrencisi Paskalya tatilinden yararlanarak Amsterdam'a arkadaşına gidiyormuş.Epeyi bir sohbet ettik onunla. Her yerden bir Türk mutlaka çıkıyor, bazen öğrenci bazen oralarda doğmuş gençler...


Yolculuk 
Yolda görüntüler harika, Belçika ve Hollanda topraklarından geçerken sayısız rüzgar türbinleri ve renk renk lale tarlaları gördük. Paralar havadan, topraktan geliyor bu ülkelere...Keşke bizimkiler bakıp öğrenseler...




Normal şartlarda Amsterdam'da 1 saat beklenecek ve biz buradan aktarma yapacaktık. Fakat şehir girişindeki yoğun trafik nedeniyle gecikerek geleceğimiz anlaşılınca bizim şoför telefonla otobüste 5 aktarma yolcusu olduğunu, Bremen otobüsünü bekletmelerini söyledi. Terminale geldik, biz 5 Bremen yolcusu için şoför koşturdu, neyse sonunda otobüsü bulup bizi yerleştirdi, rahatladı. Sorumluluk duygusu... Bu Flixbus otobüsleri Avrupa'da ucuz ulaşım yapıyor ve özellikle öğrenciler tarafından çok tercih ediliyorlar. Otobüste muavin, çay, kahve servisi falan yok....Bavulları da yolcular kendileri arabaya yükleyip, alıyor.Şoför hem bilet kontrolü yapıyor hem de arabayı kullanıyor. Biz Avrupa gezilerimizde Flixbus otobüslerini çok kullandık ve hep memnun kaldık. Kalkış ve varış saatlerine çok özen gösteriyorlar. Alman dakikliği....

Bremen'e geldiğimizde saat 22.30 olmuştu, ana tren istasyonuna yakın terminalde indik, bu saatte ortalık tenha. Almanlar ertesi gün çalışacakları için erkenden evlerine çekiliyorlar. Yürüyerek otelimize geldik. Otelimiz yine bir İbis. İbis Bremen City. İbis bizi şirketlerine ortak yapsa olur yani....3 gece burada kalacağız. 

8.Gün (17.04.2019) Çarşamba


Bremen,  Weser nehri kıyısında ve Kuzey Denizinden 80 km. içeride yer alan bir liman kenti. Lübeck ve Hamburg ile birlikte Almanya'nın üç şehir devletinden birisi. Şehir, Bremen eyaletinin başkenti. Almanya'nın en eski liman kenti olan ve 1200 yıllık bir geçmişi olan şehir,zengin ticaret yollarının geçtiği bir konumda bulunması nedeniyle tarih boyunca hep önemli olmuş.550 bin civarı nüfusu var, bunun 50 bini Türk..


Altstadt ortadaki yarımada gibi duran yerde, şehri korumak için yarımadanın etrafı surlarla çevriliymiş şimdi o alan Wallanlagen parkı 
Sabah erken yola çıktık yine...Bremen küçük bir şehir, adeta bir kasaba gibi. Her yere yürüyerek ulaşmak mümkün. Şehrin merkezi Altstadt (eski şehir) otelimize yürüme 10 dakika mesafede...İlk önce Nejat'ın köprüsünü görmeye gidiyoruz. Sağlam yerinde duruyor. Sonra güzel bir parkı geçerek eski şehre ulaşıyoruz. 


Otelimizin yolu

Yeldeğirmeni (Mühle am Wall) Şehrin içinde böyle parklar var. Sabah kuş seslerini dinleyerek buradan geçtik.


Nejat'ın köprüsünden (!)  sadece araçlar geçebiliyor, yayalara kapalı
Eski şehir (Altstadt) bölgesindeki  Pazar meydanında (Marktplatz)  şehrin en eski yapıları yer alıyor. Katedral (St.Petri Dom), Belediye binası (Rathaus), Bremen Mızıkacıları (Bremer Stadtmusikan), Roland Heykeli (Bremer Roland), Ticaret Odası (Schütting),Belediye binası mahzeni (Ratskeller),  Eyalet Parlamentosu (Haus der Bürgerschaft) ve bir çok tarihi yapılar burada. Ayrıca turistik eşya satış yerleri, kafeler ve restoranlar da mevcut.


1864 Bremen Marktplatz (internet) o zamanda şehrin merkezi
Marktplaz'da yer alan gotik St.Petri Dom Katedrali 13. yy ilk yarısında inşa edilmiş.Şehrin hemen her yerinden 90 m. yüksekliğindeki ikiz kuleleri görülen St.Petri Dom, İsa'nın havarilerinden Aziz Petrus'a adanmış. İncil'e göre İsa, Aziz Petrus'a cennetin anahtarını vermiş, bu yüzden Aziz Petrus resimlerinde ve heykellerinde elinde anahtar ile temsil edilir. Katedralin çeşitli yerlerinde anahtar sembolü gözüküyor. Katedralin inşaatı bittikten sonra anahtar şehrin de sembolü olmuş. Bremen bayrağında da anahtar sembolü var.


St. Petri Dom Katedrali 
 Almanya'nın ticaret ve hukuk alanındaki özgürlüğünü temsilen ilk kutsal Roma İmparatoru Şarlman'ın şövalyesi ve savaş kahramanı olan Roland'ın Heykeli bu meydana 1404 yılında yapılmış. Efsaneye göre Roland orada durup nöbet tuttuğu müddetçe şehir özgür ve bağımsız kalacakmış. Şehrin koruyucusu Roland, heykelde taş bir kılıç ve çift başlı imparatorluk kartalı resmedilmiş bir kalkan taşımakta ve üzerinde "size özgürlük müjdeliyorum" ibaresi var...
Roland Heykeli (5,55 m) (1404) 
Grimm kardeşlerin  Bremen Mızıkacıları galiba en çok bilinen masal kahramanları... Eşek, köpek, kedi ve horoz..Yaşlı ve güçten düştükleri için terk edilirler.Müzisyen olmak için Bremen'e gelen bu dört hayvan, hırsızlara hadlerini bildirirler. Heykelleri çok büyük değil. Belediye Binasının hemen solunda...Efsaneye göre eşeğin ön iki ayağını tutmak şans getirirmiş.
Bremen Mızıkacıları (Bremer Stadtmusikanten ) (1951)

Pazar Meydanı (Marktplatz)

Ticaret odası (Schütting)(1538)

Belediye Binası (Rathaus) (1410), Katedral ve Eyalet Parlamentosu



Rathaus 



Rathaus


Eyalet Parlamentosu (Haus der Bürgerschaft) (1966) Tarihi meydana bu binayı nasıl yapmışlar anlamadım 
Eski şehri dolaştık bu gün, Paris'ten sonra burada düşük tempo dolaşıyoruz. Paris'te otelimizin altındaki Carrefour epeyi işimizi görmüştü. TL'nin Euro karşısındaki değeri nedeniyle her şeyi 6 ile çarpınca çıkan fiyatlar şaşırtıcı oluyor. 1,5 lt, lik suya 2,30 € verince market aramaya başladık. Viertel bölgesinde REWE market olduğunu Google'dan öğrenince şehir merkezine kısa bir yürüme mesafesinde olan semte gittik. Burası sanat atölyeleri, tiyatro, sinema ve eğlence yerleri olan hareketli bir cadde. Marketi bulduk, ihtiyaçlarımızı temin ettik. Bu arada market REWE'de 1,5 lt su 0,19 €...Almanya'da her yerde wc' ler de 0,50 euro.

Viertel bölgesi
Meyveler böyle 3-4 € kilo


Nar 5,99 €

Karpuzlar dilimle satılır öyle 8-10 kiloluk kap bir tane götür yok buralarda

Nisan ayında buralarda bolca  kuşkonmaz yenirmiş
Hamburg biletlerimizi almak için Ana Tren İstasyonu yakınındaki Flixbus bürosuna gittik. Cuma günü Hamburg'a gideceğiz. Biletlerimizi aldık  (18 € 2 kişi) İstasyonu dolaştık, pek bir özelliği yok.
Bremen Tren İstasyonu (Hauptbahnof)




Ana sınıfı gezintide, çok tatlıydılar
Güzel havanın keyfi ile parkta oturarak insanları izledik.Şehirde bisiklet çok kullanılıyor. Paris'de çok kullanılan motorlu scooter buraya gelmemiş, hep bisiklet kullanıyorlar. Bisiklet yolları alışkın olmayan yayalar için çok tehlikeli...mesela biz...çok süratli kullanıyorlar...o yol bisikletlilerin hakkı...Bu arada eski şehre gitmek için hep geçtiğimiz bir yaya alt geçidi var oraya gelince bisikletlilerin bisikletten inerek yürüyerek geçmesi kuralmış, sabah erken bazı bisikletliler inmeden bisikleti sürerek geçmişler, çıkışta iki trafik polisi bisikletlilere ceza yazıyordu...O yol da yayaların hakkı...

Tramvay çok yaygın kullanılıyor,otobüs de var fakat metro yok.Zaten her yer yürüme mesafesinde... Biz hiç ulaşım aracı kullanmadık.  Bremen'e gideceklere hep tavsiye ediliyor, şemsiye, yağmurluk götürün diyerek, bu güzel havanın şans olduğunu biliyoruz. Bu gezide hava yönünden hep şanslıydık...

9.Gün (18.04.2019) Perşembe

El Sanatları Birliği binası (Handwerkskammer)

El Sanatları Birliği (Handwerkskammer) Kapı üstü heykelleri;Justitia (adalet), Minerva (bilgelik), Hercules(kuvvet)
Girişinde domuzcuk heykellerinin bulunduğu Sögestrasse, Bremen'in alış veriş caddesi, tanınmış mağazaların şubeleri burada yer alıyor. Caddenin ortasında kafelere ait oturma yerleri var. Bir pastanenin önünde dondurma kuyruğunda bekleşenler ve oturup yiyenler vardı...Buranın da Ali'nin Dondurmacısı burası herhalde, biz de alalım derken arkamızdan 50 yaşlarında Kırşehir memleketi olan fakat Almanya'da doğmuş bir Türk lafa karıştı, klasik nereden geldiniz ne iş yapıyorsunuz muhabbeti yaptık ayak üstü,  bir Alman arkadaşını bekliyormuş, o geldi biz vedalaşmak istedik, bize bir kahve ısmarlayamadığı için çok üzüldü, dondurma yiyecekseniz Aykut'dan yiyin diye bizim gördüğümüz pastaneyi gösterdi. Ben de orada çalışan birisini söylediğini zannettim, kuyruğa girdik, dükkan içine girince anladım ki içeride çalışanların tamamı Türkçe konuşuyor, Aykut oranın sahibiymiş ve iyi düzen kurmuş...Dondurması da çok güzeldi... 

Sögestrasse girişindeki domuzcuklar...Önceleri çobanlar buraya atılan sebze meyve artıklarını yemeleri için domuzları getiriyorlarmış.
Çeşmelerde sanat


Muhteşem binalar
Sabah yine güzel parktan geçerek Eski Şehre geldik. Marktplatz'daki Schütting binasının hemen yanındaki 110 m uzunluğundaki dar sokak Böttcherstrasse...Ortaçağ yapılarını yansıtan tuğla evleri, renkli dükkanları, Paula Modersohn-Becker müzesi, Roselius Haus ve Glockenspiel Haus binası ile çok ilginç bir sokak. Bu sokak Marktplatz ile Weser nehrini birbirini bağlıyor.

Sokak girişi


Anahtar sembolü her yerde

Şekerci dükkanı


El işi sanat dükkanları şişman kadınlar çok hoş


Çanlar saat 12,15 ve 18 de müzik çalıyor

Glocenspiel Haus iki bina arasına asılı porselen çanlar

Porselen çanlar 30 adet




Bu kısa fakat çok güzel sokaktan Schlachte denilen Weser nehri kıyısına çıktık, burada biraz oturup güneşlendik. Gezi botları ile nehir boyunca gezmek mümkün. Biz dolaşmadık.
Schlahte


Nejat'ın Weser nehri kıyısında oturduğu ev

Weser nehri

Buradan başka bir güzelliğe Schnoor'a gidiyoruz...Mini mini harika evler,sokaklar...Bremen'in en eski bölgesi. Daha önceleri balıkçıların ve denizle uğraşanların yaşadığı yerler şimdi kafe, lokanta, sanat galerileri...ama yapıları hiç bozmadan aslına sadık kalarak...Schnoor ismi schnur (ip) sicimden geliyor.Belki de evleri ip gibi dizili olduğu içindir.

















Çeşme'ye bakın







Fotoğraf çekmeye doyamadım her bina, dükkan o kadar güzel ve o kadar çok ayrıntı var ki...Zaman kısıtlı bu kadar kalabildik.Burayı çok sevdim.

Nehir tarafına yürüdük herkes güzel havadan da faydalanarak çimenlere yayılmış piknik yapıyorlardı. Almanya'nın ünlü futbol takımlarından Werder Bremen Stadının yanına kadar yürüdük, maç günleri buralar çok neşeli oluyormuş..

Werder Bremen Stad
Otele dönüp biraz dinlendik, gece görüntülerini görelim diye tekrar dışarı çıktık. Marktplaz'daki kalabalık dağılmış, herkes evine dinlenmeye çekilmiş, bu arada saat daha 9...

Otelimiz yakınındaki teyze ve amca ile hep selamlaştık..





Bremen'den yarın sabah ayrılıyoruz. Ben Bremen'i çok sevdim... hiç ayrılmak istemedim, her yere yürüyerek ulaşılıyor, hiç yorucu değil...sakin, çok güzel parkları var, belki mevsim de çok güzeldi ondandır bilemedim.