18 Temmuz 2016 Pazartesi

Portekiz Gezisi (Sintra-Cabo da Roca-Cascais) (02.06.2016)

6. Gün 02.06.2016 Perşembe

Bu gün Lizbon'un banliyölerine Sintra-Cabo da Roca-Cascais'e gidiyoruz. Bunun için 08.00 trenine Rossio Tren İstasyonundan biniyoruz.  Buradan Sintra'ya sık tren kalkıyor, önceden bilet almaya gerek yok...(1,10€ x2) Sintra Lizbon'a 30 km. uzaklıkta çok güzel bir kasaba...Yolda Lizbon merkezi dışında yüksek yapılı binalar ve AVM ler görüyoruz. Futbol takımı Benfica'nın semtinden de geçiyor tren. 35-40 dakikalık bir sürede Sintra'ya geliyoruz. Tren İstasyonundan çıkınca sağ tarafa doğru yürüdüğünüzde otobüs durakları var. Buradan 434 numaralı otobüse binerek Pena Parkının alt kapısında iniyoruz. Otobüs biletini durakta bekleyen bir genç kız görevliden alıyoruz.(5 €x2)

Parque da Pena (Pena parkı), 2200 hektarlık bir alana yayılmış içerisinde çeşitli ağaçlar, çiçekler, göller, çeşmeler, şapeller, çeşmeler olan çok büyük bir park...Biz burada sadece Pena Sarayını  (Palacio de Pena) gezeceğiz. Otobüsten indiğimiz park kapısında sarayın biletleri satılıyor..(Tam 13,00 €, (+65) 11,50 €).Pena Sarayı parkın tepe noktasında... Yukarıya çok güzel ağaçlıklı ve fakat dik yollardan yürüyerek ulaşmak mümkün...15 dakika civarında çıkılıyormuş...Biz park içinde 15 dakikada bir sefer yapan servis arabası ile çıktık. (3,00 €x2)
Pena Parkı
Servis beklerken
Servis aracı bizi Sarayın kapısında bıraktı...Saray içinde iki kez bilet kontrolü yapılıyor, biletlerinizi saklayın. Sarayın yerinde bir orta çağ manastırı varmış. 1755 yılında gerçekleşen büyük depremde yıkılan manastır yerine 19.yy'da Kraliçe Dona Maria  II  ve Kral Don Fernando II tarafından yazlık saray olarak inşa edilmiş. Monarşinin sona ermesinden sonra 1910 yılından sonra da müze olarak kullanılmış.




Giriş




Avlu
Yemek salonu
Tavan 
Sarayın son sahipleri Kral Don Carlos I ve Kraliçe Dona Amelia
Avize tutan mağribi heykelleri
Saray mutfağı

Sarayı dolaştıktan sonra yine servis ve 434 numaralı otobüsle Sintra'ya döndük. Tarihi Sintra kasabası otobüsten gördüğüm kadarıyla çok güzel...Daha gideceğimiz yerler olduğu için vakit yetmez diye düşünerek burayı dolaşmadık...Ama aklım kaldı, çok büyük bir yer de değil, giderseniz burayı dolaşmaya vakit ayırın..

Otobüsten indiğimiz yerden 403 numaralı Cascais otobüsüne binerek Cabo da Roca'ya gittik.Bileti şoför veriyor. Otobüs Cascais'e devam ediyor. (4,10 €x2) (40 dakika)

Cabo da Roca Avrupa kıtasının en batı ucu, artık buradan Atlas Okyanusu başlıyor...Burada fener, lokanta, hediyelik eşya mağazası ve Avrupa kıtasının en batı ucuna gelmiştir sertifikası veren bir turizm bürosu var. Yerleşim  yok. Biz sertifika almadık evdeki kağıt yığınından kurtulmaya çalışıyoruz. Bir de burnun koordinataları yazılı tepesinde haç olan bir dikit var.
Yabani çiçekler çok güzel açmış


Fener 1772 yılında inşa edilmiş bu günkü halini 1842 yılında almış ve 150 m.yükseklikte
Bir turist
Buradan tekrar 403 numaralı otobüse binerek Cascaise geldik. (3,25 €x2) (25-30 dakika) Burası Atlas Okyanusu kıyısında eskiden bir balıkçı kasabasıyken günümüzde bir sayfiye yeri..Lizbon halkı okyanusa girmek için buraya geliyormuş...Bizim Bodrum, Marmaris kıvamında bir çarşısı var...Plajları halka açık, öyle şezlong, şemsiye parası yok, havlusunu seren faydalanıyor.

Cascais'de çarşı

Çocuklara eğitim



Cascais panoda



Cascais'de kıyı boyunca yürüdük, Atlas Okyanusuna güneşlenmeye ve yüzmeye gelenleri seyrettik..İstasyon kıyıya yakın buradan trene binerek Lizbon Cais do Sadre İstasyonunda indik. (2,15 €x2) (30-40 dakika) 

Buradan metro ile otele döndük. Lizbona geldiğinizde vaktiniz var ise bir gününüzü bu geziye ayırmanızı öneririm.

14 Temmuz 2016 Perşembe

Portekiz Gezisi (Porto) (03.06.2016-06.06.2016)

Porto (Oporto)

7. Gün 03.06.2016 Cuma 




Lizbon'da Santa Apolonia tren istasyonundan Porto'ya saat 08.00' de hareket ettik. Biletimizi daha önce almıştık.  (Tam 30,30 €, (+65) 15,50 €) Lizbon'dan Porto'ya 2 tren var. Birisi bizim bindiğimiz daha hızlı olan Alfa Pendular Tren (2,5 saat), diğeri Intercidades Tren (3 saat)... Her ikisi de aynı istasyondan kalkıyor...
Santa Apolonia
İstasyona geldiğimizde bizim Madrid'de bir türlü biletini alamadığımız Lusitania treni gelmiş, içinde temizlik yapıyorlardı...Alacağın olsun Renfe, binemedik şu trene...


Lusitania Gece Treni
Santa Apolonia'da kalkışı bekleyiş
Porto treni böyle
Tren tam saatinde kalktı, çok kalabalık değil...2,5 saat civarı Porto'ya geldik. Aslında tren Porto'nun tren istasyonu Porto Campanha'ya gidiyor. Fakat biz otelimize daha yakın diye bir önceki istasyon Vila Nova De Gaia'da indik.

Vila Nova de Gaia Tren İstasyonu
Porto,Portekizin kuzeyinde yer alıyor ve Lizbon'dan sonra Portekiz'in ikinci büyük şehri...Porto liman demek..Nüfusu yaklaşık 300 bin kişiymiş... Rio Douro nehri, Porto ile Vila Nova de Gaia bölgesini birbirinden ayırıyor. Aslında Gaia bölgesi başka bir şehirmiş fakat iki bölge arasında hiç bir ayrım yok, ulaşım kartları her iki bölgede de geçerli...

İstasyondaki bilet makinasından metro ve otobüs ulaşımı için 3 günlük sınırsız bilet almaya çalışıyoruz fakat bizim kullanacağımız bölge için bilet yok, epeyce uğraştıktan sonra istasyonda gazete, mecmua satan genç çocuktan Andante kartına (0.50 €) yüklenen 3 gün geçerli biletlerimizi alıyoruz. (13,05 € x2) 

Buradan otobüse binerek ve bir aktarma yaparak otelimizin olduğu Chas durağında indik. Otelimiz Ibis Budget Port Gaia...Otelin yeri Gaia bölgesinde, etrafından çevre yollarının geçtiği bir oteller adası...Oteli görüyoruz çok yakın fakat bir türlü oraya nasıl ulaşacağımızı bilemiyoruz. Genç bir Portolu gence otele nasıl gideceğimizi soruyoruz, o da yayan gidemeyeceğimizi,  arabası ile bizi otele bırakmayı teklif ediyor. Portekizliler çok yardımseverler.Teşekkür ediyoruz. Taksi de geçmiyor...Nejat kafe gibi bir yere yol sormaya gidiyorken, yaşlı bir teyze bizi uzaktan izliyormuş demek, Nejat'a Almanca otellerin yolunu göstermiş. Sen çok yaşa teyze...Gösterdiği yoldan yürüyerek otele ulaştık.. Bavulları odaya bırakıp tekrar yola çıkıyoruz...


Otel yolunda minik evler
Küçücük ev nasıl da süslenmiş
Otel yolundan Porto manzarası
Otel yolundan Gaia yat limanı
Otobüse binerek son durağa kadar gittik. Burası Casa da Musıca denilen hem şehir içi hem de Madrid otobüslerinin kalktığı terminal, biz de Madrid'e buradan gideceğiz. Madrid otobüsümüzün kalkacağı yeri görüyoruz.

Otobüs terminali
Buradan metro ile kuzeydeki Trindade istasyonuna geldik. Geniş Aliados Meydanı (Avenida dos Aliados) boyunca yürüdük. Bu meydan Porto'nun yaşam alanı sayılıyormuş. Meydanın yukarı bölümünde yerel meclis binası aşağı bölümünde ise şimdi Inter Continental otel olan Palacio das Cardosas var... Bulvarın iki tarafından trafik işliyor, orta bölüm yayalara ayrılmış. Bu bulvarda güzel binalar ve kafeler var. Bulvar sonunda Libardade meydanına ulaşıyor.


Camara Municipal do Port (Yerel Meclis)
Igreja da Trindade
Aliados Bulvarı ve Praça da Libardade
Yürümeye devam... Porto'nun daha çok bölgesel trenlerinin kullandığı  Estaçao de Sao Bento'ya geldik. 1916 yılında hizmete alınan, şehrin tarihi merkezindeki bu istasyon çok güzel... Duvarlara mavi çiniler ve işlemelerle Portekiz ve Porto'nun tarihi resmedilmiş. 20.000 mavi çini kullanıldığı söylenmekte...Kral ve kraliçenin şehre girişleri ve savaş resmi en büyük panolarmış. Bu istasyonları görünce bizim Haydarpaşa'yı neden istasyon olarak kullanmayacak olmamızı anlamıyorum...Rant...







Portekiz'de ulaşım araçlarının gelişimi  anlatılmış ve  nihayet trene ulaşılmış


Bu çift gerçek gelin damat değildi galiba, moda dergisine çekim yapılıyordu sanki
Sao Bento İstasyonunun hemen yanında dışı yine mavi çinilerle kaplı güzel bir kilise daha var, içine girmedik.
Igreja dos Congregados (1703)
Sao Bento İstasyonundan Rio Douro yönüne Rua das Flores üzerinden yürümeye devam...Bu sokak araç trafiğine kapalı, yayalara ayrılmış...Kafeler, mağazalar, el işlerini sergileyenler..

Rua das Flores
Solda Mercy Müze binası 



Flores sokağı sonunda kare şeklindeki meydan Rua do Infante D.Henrique'e geldik...Burada kapalı pazar Mercado Ferreira Borges ve Borsa Binası Palacio da Bolsa ve denizcilerin koruyucusu Prens Henry heykeli var. Buraları yarın dolaşacağız.


Ve nihayet Douro nehri ve Ponte de Luis I Köprüsü ve Riberia semti. 

Douro nehri İspanya'dan doğup Porto'da Atlas Okyanusuna dökülüyor. İber yarımadasının 3. en uzun nehri...Altın nehir...Sömürgesi Brezilya'dan gelen altınlar bu nehirden taşınmış...

Ponte de Luis I köprüsü, Porto ile Vila Nova de Gaia bölgesini birbirine bağlıyor, 1886 yılında demirden inşa edilen köprü iki katlı, üst kattan tramvay da geçiyor. Köprünün her iki katından da yaya ve araç geçişi var. Köprüyü Eyfel kulesini yapan firma inşa etmiş.

Riberia semti ise tepelerden Douro nehri kıyılarına inen daracık sokakları, çamaşırlar asılmış eski küçük evleri ile çok güzel. Kıyıda Praça da Riberia meydanında kafeler, barlar, ufak tezgahlar ve bitişik nizam renkli evler var..Bölge UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor... 

Bu gün çok yürüdük, Kuzey'deki Trindade durağından Douro nehrine kadar geldik. Burada oturarak geleni geçeni izledik, karşı kıyı Gaia'yı seyrettik. Yorgunluk ağır basınca, köprünün alt katından Gaia tarafına yürüyerek geçtik ve sonra otobüs ile aktarma yaparak otele döndük. Sonra da bir daha köprünün üst tarafından geçemedik. Oradan manzara çok daha güzeldir.

Ponte de Luis I  (1886) üstünde tamvay
Riberia evleri


Gaia bölgesi

Heh he nasılım ama 
Bizim otelin de yer aldığı Gaia bölgesinde (Cais da Gaia) şarap imalathaneleri, mahzenler ve  şarap sunum mekanları var. Bir de fazla uzun olmayan bir teleferik kıyı boyunca çalışıyor... Douro kıyısındaki yürüyüş yolları, dar ve kısa ara sokakları ile Gaia bölgesi daha sakin...Bu yakada kalmış olmamıza rağmen vakitsizlikten keyfini süremedik ancak otobüsle ara sokaklardan geçerken gördüklerimizle yetindik...



Gaia
Kıyıda rabelo dedikleri yolcu ve şarap fıçılarını taşıyan kayık

Rıberia
Riberia'da satış
Riberia'nın renkli evleri
Yelkenliler
Şarap fıçılarını taşıyan Rabelo
Rıberia Gaia'dan 
Gaia'da meşhur şarap markası Sandeman
8. Gün 04.06.2016 Cumartesi

Sabah otobüsle  yine son durak Casa de Musıca'ya gidiyoruz,oradan da metroya binerek Balhao durağında iniyoruz. Porto metrosu bir garip birbirine paralel giden 5 hat şeklinde...


Porto metro
Burada da Azulejo denen seramik sanatının bir başka eseri Capela das Almas'ı görüyoruz...


Igreja de Santa Catarina veya Capela das Almas
Yan Duvar
Capala das Almas'da sabah ayini
Gezdiğimiz her şehirde yaptığımız gibi hemen yakındaki 1914'den beri hizmet veren kapalı pazar yeri Mercado do Bolhao'ya gittik. Burası Lizbon'daki gibi bakımlı değil, oldukça eski, sabah erken saat olduğu için dükkan ve tezgahlar yeni açılıyordu.


Salamlar sosisler
Meyveler
Satıcı kadın sanki Prof..





Porto şarapları
Mercado Balhao girişi
Kuzeyden güneye inen Rua Santa Caterina  üzerinden yürürken meşhur Majestic Kafe'yi gördük. Bu cadde alış veriş caddesi...


Majestic Cafe


Rua Santa Caterina
Igreja Sto.Ildefonso
Teatro Nacional S. Joao
Praça da Batalha'da sabah dansı, tekerlekli iskemledeki kadın oturduğu yerde dans ediyor

Porto'nun dar ve karakteristik sokaklarından geçerek Se Catedral'a geldik.
Porta'da kaldırımlardaki bizde beton olan dubalar çok şık


Se Catedral

Se Cathedral, 1737 yılında inşa edilmiş, Giriş ücretsiz. Katedralin önündeki terasdan güzel Porto manzarası var. 

Porto'da Üniversite öğrencileri siyah pelerinli kıyafet giyermiş ve yazar J.K.Rowling de roman kahramanı Harry Potter'a aynı kıyafetten esinlenerek pelerin giydirmiş diyolar




Katedral çevresi
Katedral'den Gaia
Çamaşır günü


Teyze epeyi susamış gibi
Çamaşırlar çamaşırlar
Rua do Infante D.Henrique
Dün geçtiğimiz  Rua do Infante D.Henrique'e geldik. Buradaki Borsa Sarayını gezeceğiz (Palacio da Bolsa). Fakat burası belli saatlerde rehber eşliğinde gezildiği için biletlerimizi alıp (4,50 € tek kişi) daha girişe vakit olduğu için Borsa sarayının hemen arkasındaki Sao Francisko Fransisken Kilisesi'ni (Igreja de Sao Francisco) görmeye gidiyoruz. Burası da ücretli. (4,00 € tek kişi ) Tarihi 14.yy dayanan kilisenin bazı şapelleri 200 yıllık. Kilisenin içinde altın yaldızlı varak ve işlemeler kullanılmış. Kilise yapımında 400 kilo altın kullanıldığı söylenmekte, sömürge Brezilyadan gelen altınları düşünün artık...Kilisede ayrıca bir müze ve  önemli din adamlarının mezarlarının olduğu zengin bir kripta var. Kilise içinde fotoğraf çekmek yasak ve sıkı şekilde de denetleniyor. 

Igreja S.Francisco


Igreja S.Francisco
Bu arada meydana bakan kırmızı renkli kapalı pazar Mercado Ferreira Borges'e ben bir girip çıktım ama nedense dükkanlar hep kapalıydı...Bir şey anlamadım...


Palacio da Bolsa (internet)
Palacio da Bolsa ve yanında Igreja S.Francisco
Palacio da Bolsa 19.yy da inşa edilmiş. Borsa olarak kullanılmış günümüzde Kongre ve Kültür Sarayı olarak kullanılmaktaymış.


Cam tavan


Altın varaklı Arap Salonu



Gördük, aklımız kalmadı ama mutlaka görülmeli mi ehh... Şimdi Atlas Okyanusu kıyısına Foz'a gidiyoruz. Sao Francisko Kilisesi önünden Tramvay 1 veya 500 numaralı otobüs ile gidiliyor. Douro nehrinin Atlas Okyanusuna döküldüğü yerde yer alan Foz, eskiden balıkçı kasabasıymış şimdi sahil boyunca kafeler, plajlar, parklar olan bir sayfiye yeri..
Foz'a gidiş 1 numaralı antik tramvay
Foz
Atlas Okyanusuna mendirek
Atlas Okyanusunda güneşlenmek ve yüzmek
Foz Sao Joao Baptista Kalesi
Foz'da sahil boyunca yürüyerek Okyanus havası aldıktan sonra 500 numaralı otobüs ile Porto'ya döndük. Acelemiz var...Bir kitapçıya gideceğiz, belki yarın Pazar günü kapalı olur diye düşündük ama sonra Pazar günü de açık olduğunu öğrendik. Lello Kitapçısı (Livraria Lello) Carmelitas caddesindeki bu kitapçının kuruluş tarihi 1906...Kitapçıyı meşhur yapan gotik binası...Fakat onarım nedeniyle ön cephe kapalıydı göremedik...Bir de kitapçının içindeki oymalı ahşap görünümlü duvarlar, sütunlar alçıdan yapılmış...Ülkemizde 110 yıllık kitapçı var mı bilemedim...

Kitapçının karşısında bir kulübe var oradan bilet alınıyor kitapçıya girmek için..(3 €) Kitapçıya da bilet alınır mı demeyin kitapçının içi ayak altında dolaşan, ellerinde fotoğraf makinaları ile fotoğraf çekmeye çalışan turist dolu. Adamlar ilk önce yasaklamışlar ama başa çıkamayınca bari para alalım demişler herhalde...Gene de haklarını yememek lazım içeride kitap alırsanız girişte ödenen para kitap ücretinden düşürülüyor...Kitaplara kalabalıktan bakmak zor, belki açıldığı saatte gidilirse tenha olur. (Pazartesi-Cuma 10.00-19.30, Cumartesi 10.00-19.00 ve Pazar 11.00-19.00) 

Lello Merdiven



Bu karede beni de sayarsanız 5 fotoğraf çeken  şaşkın turist var



Merdiven


Lıvrarıo Lello Kitapevi
Livraria Lello giriş bileti kırmızı kulübede
Çok yorulduk...Sao Francisco Kilisesi'nin önüne geldik, otobüse binip karşı yakaya otele döneceğiz. Kilisenin önündeki durakta beklerken Porto'da festival başlamış, sabah dolaştığımız kilisenin merdivenlerine insanlar oturmuş, fado dinliyorlar...Fado bir tür halk müziği çeşidi...Fadoyu söyleyen kadınsa fadista, erkekse fadist denirmiş. Fado genellikle okyanuslara açılan, dönüp dönmeyeceği belli olmayan denizcilerin eşlerinin söyledikleri hüzünlü ağıtlar...Bir süre dinledik ama çok hüzün var...Zaten Portekiz'de dolaşırken her yerden bu fado ezgileri yükseliyor.
Fado dinleyenler
Uzun süre otobüs veya taksi bekledik, trafik kilit olmuş, Cumartesi farkı her halde...Baktık çare yok, yürüyerek Ponte Luis I. köprüden Gaia tarafına geçtik...Kıyıdaki otobüs durağından otobüse bindik ama nasıl kalabalık bir otobüs hepsi de eğlenceden dönen benim yaştaki teyzeler, galiba Porto şaraplarını da içmişler bir neşe ki sormayın, biz böyle gayet de samimi bir şekilde güle oynaya yola devam ediyoruz ama bizim bir durakta inip başka otobüse aktarma yapmamız lazım. Gündüz olunca etrafı görüyoruz ama hem gece hem de gayet neşeli yolcularla gürültü patırdı gidiyoruz...Teyzelere ineceğimiz yeri söyledik onlar Portekizce biz İngilizce gayet anlaştık, bizi sahiplendiler sağolsunlar neyse doğru yerde indirdiler bizi...Doğru yerde indik ama in cin top oynuyor durakta bizden başka kimse yok...Araba tek tük geçiyor...Taksi de yok...Neyse bir çift ve bir kadın da geldiler durağa...Onlar Porto'lu...Sonuçta otobüs gözüktü ama numarası farklı Nejat şoföre bizim duraktan geçer mi diye soruyorken ben de otobüs durağındaki tarifeden bizim duraktan geçer mi diye bakıyorum, durakta bekleyen yolcular bana bağrışmaya başladılar...aa bir de baktım Nejat otobüse binmiş neredeyse gidiyor, benim ardında olduğumu sanıyormuş, son anda koşarak ben de bindim...Kalacaktım gece gece dağ başındaki durakta tek başıma...Epeyi bir güldük sonra... 

Gece de güzel
9/10. Gün 05/06.06.2016 Pazar-Pazartesi

Bugün Porto'dan ayrılıyoruz...Gece Madrid'e yolculuk var...Bavullarımızı alarak otobüsle son durak Casa de Musica'ya geldik. Burada Madrid'e gideceğimiz Alsa firmasının irtibat bürosuna bavullarımızı bıraktık.


Casa de Musica (Konser salonu)
Bu gün Serralves Müze'ye (Museu de Arte Contemporanea) gidiyoruz. Burası merkezin batısında çok güzel bir parkın içinde yer alıyor. Otobüsten inince  hafta sonu da olması nedeniyle çoluk çocuk ailelerin parka geldiklerini gördük. Sonradan parkta festival etkinliklerinin olduğunu anladık. İlk önce müzeye girdik, giriş serbestti...




Müzeden
Hava güzel herkes gibi biz de parkta dolaşmaya çıktık. Parkta bir çok etkinlik vardı..


Başka etkinlik
Havuz kenarı güneşlenme canlandırma etkinliği
Parkta gazeteciler de vardı,  Yaşlıca bir adamın yanına giden yerli halk ve turistler fotoğraf çektiriyorlardı, Porto Belediye Başkanı gelmiş festival açılışı yapacak herhalde diye düşündük...Oradan ayrıldık...Sonra eve döndüğümüzde Porto Belediye Başkanı diye Google'dan aradım aaa bir de ne göreyim adam Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa imiş. Hiç de koruma ordusu yoktu, herkes yanına gidip fotoğraf çektiriyordu, biz böyle cumhurbaşkanı görmedik tabi... Keşke ben de fotoğraf çektirseymişim burada blogda havam olurdu...Neyse kaçırdık...


Cumhurbaşkanı ile fotoğraf
Buradan tekrar otobüse binerek  merkeze yakın, geniş bir park içindeki Palacio de Cristal'i görmeye gittik. Fakat saray dedikleri pek gösterişli bina değil fakat içinde bulunduğu park çok güzel...Burada da festival etkinlikleri vardı...

Palacio de Cristal
Palacio de Cristal parkı
Burada yeme içme standları kurulmuş, herkes yiyip içiyordu...Tek merkezden para ödeyerek yiyecek ve içecek  fişi alınıyor, sonra istediğin yerden yiyeceğini alıp ortak masalarda oturarak yiyorsun... 


Bu amcaların fırınları odunla yanıyor talep burada pişenlere
Francesinha'lar 2 tane pişmiş, 3 tane sıra bekliyor
Böle bişi adı da Francesinha tost aslında arasında çeşitli etler üstte kaşar peyniri ve sos
Sıra var
Afiyet olsun
Eğlence
Bu amca durmadan tek başına dans ediyordu...maşallah diyelim
Yürümeye devam...




Salazar 
Carmo meydanında Igreja das Carmelitas...Burası birbirine bitişik iki kilise. Carmelitas kilise (17.yy), ve Carmo kilise (18.yy)...Kiliselerin yan duvarı yine Azulejo sanatı mavi çiniler ile 1912 yılında bezenmiş... 










Clerigos Kilisesi (Igreja dos Clerigos) 1732-1750 yıllarında, hemen yanındaki Clerigos Kulesi ise (Torre dos Clerigos) 1754-1763 yılları arasında inşa edilmiş. Kule 76 m. ve 230 basamaklı..Kuleye çıkılıyor. Biz çıkmadık.



Igreja dos Clerigos 
Torre dos Clerigos 
Clerigos Kulesi'nin hemen yanındaki meydanda, cephesinde Taylor's yazan binanın altındaki dükkanda balık köftesi yapmışlar, bizim içli köfteler büyüklüğünde yanında küçük bir kadeh şarap ile veriyorlar, karnımız aç değildi ama aklım kaldı, çok güzel gözüküyordu...



Burda yiyin
İçeriyi de kontrol etmişim 

Hemen yakındaki Cordaiara parkında oturuyoruz. Parkta kahkaha ile gülen Çinli heykelleri ilginç...13 çinli...Heykellerin karşısında Adalet Sarayı var, oraya doğru gülüyorlar...Vardır bir bildikleri...

Çinliler
Ben de güleyim bari Çinliler ile 

Kahkahaya karşı Adalet Sarayı

Son olarak Praça da Libardade'ye geldik, yollar trafiğe kapatılmış, Aliados bulvarında bisiklet yarışı var... Biraz onları seyrettik...

Ha gayret



Meydana yakın bir marketten sandviç, peynir ve içeceklerimizi aldık. Casa de Musica'ya metro ile gittik. Otobüsümüz saat 20.30'da...Bu otobüste yer numarası yok.Gelen oturuyor...Otobüsün içini 20 yaşlarında üniversite öğrencileri doldurdu. Bizim yaşlarda kimse yok. Derken kıyafetleri ile üç rahibe geldi...Sonra anladık ki 2 tanesi arkadaşlarını uğurlamaya gelmişler. Kocaman bavulları vardı, belki de tayin olmuş Madrid'e gidiyordu....Yola çıktık, sandviçlerimizi yedik, yine muavin ve ikram yok...İspanya'ya geçince Salamanca'ya uğradı otobüs, bütün gençler burada indiler...Sonradan baktım büyük bir Üniversite varmış burada...gençler gezmeye Portoya gitmişler... ne güzeller.... Ben yolda yine uyuyamadım, şoförle birlikte arabayı kullandım...Sabah saat 06.00 gibi Estacion Sur de Autobuses geldik. Metro ile Retro parka gittik...Sabah sporu yapanlar, işe gidenler vardı...parkta oturduk biraz ...metro ve otobüs ile Barajas Havalanına geldik, uçağımız 14.15 de..Zamanında kalktı ve sorunsuz bir şekilde 19.30 civarı Sabiha Gökçene geldik...Oradan da E5 den giden belediye otobüsüne binerek Kozyatağı'nda indik. Eve yürüyerek geldik.

Tramvay

Döndük


Buraya kadar sabır gösterip okudaysanız "obrigado"...Teşekkür ederim.

Portekiz hakkında;

1- Biz Portekizi sevdik. Tarihte kolonileri sayesinde çok zenginlikler yaşamış bu ulus şimdi o bolluk günlerinden uzak...Özellikle Porto'da fakir insanlar çok...Evler eskimiş ve bakım istiyor..Çoğu evlerin pencerelerine ve kapılarına tahtalar çakmışlar, kullanmıyorlar, belli ki onarım için paraları yok...

2-İnsanları çok yardımsever, en küçük bir yardım talebinizde,işlerini bırakıp, yollarını değiştirerek yardımcı olmaya çalışıyorlar. İngilizce dert anlayacak/anlatacak kadar biliyorlar..Genç kuşak daha iyi bu konuda...

3- Lizbon ve Porto diğer Avrupa şehirlerine göre daha ucuz...Öyle turist kazıklayalım düşüncesi yok...

4- Portekizliler yaşamasını seven insanlar, kafeler, parklar, Douro kıyısı keyif yapan insanlarla doluydu...Bizdeki gibi terör korkusu da yok...Çok polisiye önlem görmedik...Birkaç kişi çantalarınıza, ceplerinize dikkat edin diye bizi uyardı ama bir olaya da rastlamadık...

5-Porto'yu daha çok sevdik, bir daha gidelim diyoruz...



Harcamalarımız: ( 10 gün ) (Madrid (2), Lizbon (4), Porto (3) ve dönüş Madrid (1) )

(2 kişi) (€)

Uçak:                       650 
Otel:                         400 
Yemek:                    175
Ulaşım:                    140
Müze:                         85
Hediye:                      20 
Çıkış harcı,sigorta    20 

Toplam                    1490


Toplam                      (1500x3.22= 4830 TL.)