18 Temmuz 2013 Perşembe

Marmaray Gezisi

Marmaray Gezisi (22.10.2011)

Çalışırken her üç ayda bir İstanbul Valiliği'nde yapılan kamu ve yerel yönetim yöneticilerinin katıldığı yatırım koordinasyon toplantılarına katılıyordum. Bu toplantılardan birine Vali Yardımcısı başkanlık ediyordu. Marmaray projesinin sorumlu yöneticisi proje hakkında bilgi verirken, Vali Yardımcısı toplantıya katılanlar için Marmaray inşaatına bir gezi düzenlenmesini talep etti. Proje yöneticisi de günü belirleyerek toplantıya katılanlara bildireceğini söyledi. 22.10.2011 Cumartesi günü saat 09.00'da Sirkeci şantiye girişinde toplanmamız istendi.

Şantiye girişine gittiğimizde, hepimizin ayaklarına birer çizme verdiler, fakat çizmelerin en küçük numarası erkek çalışanlara göre 40 numaraydı. Ben ayağımda zaten bot var ben bunlarla yürürüm falan dedim, aşağının normal düzgün yol olduğunu zannediyordum herhalde, proje müdürü çizme giyerseniz iyi olur dedi. Biraz söylenerek koca çizmeleri giydim, iyi ki giymişim aşağıdaki çamur gölcükleri  yer yer neredeyse çizmeleri bile aşacaktı. Bir de yerler çok kaygandı, normal ayakkabı ile yürümek imkansızmış. Fakat  40 numara çizme ile yürümek ayrıca zor oldu o da başka. Kafamıza baretler, sırtımıza ziyaretçi yelekleri giydirildi.  Ellerimize içinde ayakkabılarımız olan birer çöp poşeti verildi. Aşağıda dikkat etmemiz gereken kurallar hatırlatıldı. Biz Marmaray'a Sirkeci girişinden girip Üsküdar istasyonundan yeryüzüne çıkacağız. Buyrun asansörlere.

25 kişi civarı geziye katılan ile yeryüzünden aşağıya 60 m. asansörlerle indik. Aşağısı karanlık, nemli, kaygan ve çok çamur. Bazı yerlerde çamur gölcükleri oluşmuş. Ziyaretçilerden bazıları kayarak düştü, neyse bir şey olmadı, üstleri fena halde çamur oldu. Proje müdürü heyetin hep birlikte hareket etmesini istedi, çünkü biz geçerken iş durduruluyordu.

Asansör
Yukardan insanlar küçücük gözüküyorlar


Önce emniyet


Çizmeler 40 numara



İş makinaları




Bazı yerlerde tavanlar henüz demir örgülerle duruyor, bazı yerlerde betonlanmış, yerlerde henüz raylar yok. Üsküdar çıkışına doğru bazı raylar döşenmişti. İçerde kocaman iş makinaları çalışıyor. Aydınlatma büyük projektörler ile yapılıyor. Bazı yerler çok karanlık.
Tavan

Marmara Denizi'nin 60 m. altında

Bu çember görünümlü yer karadan deniz altına geçilen  nokta







 Bizim yürüdüğümüz tünelin yan tarafında bir tünel daha var, iki tünel arasında yer yer emniyet geçişleri sağlanmış.




Üsküdar İstasyonu
Üsküdar istasyonunda  asansör yoktu, 60 m. aşağıdan yukarıya demir merdivenden tırmanarak çıktık. Nerdeyse 20 katlı apartman yüksekliği. Büyük çizmelerle en çok bu merdivenleri çıkarken zorlandım.
Üsküdar'da yeryüzüne çıkış
Sirkeci'den Üsküdar'a yürüdüğümüz yol 3 km. civarı, biz bu yolu 1,5 saat civarında yürüdük. Normal şartlarda yarım saatlik bir yol ama yolda durarak bilgi verilmesi, ekip halinde yürünmesi ve şartların zorluğu nedeniyle biraz uzun sürdü. Marmaray  bittiğinde bu mesafe 4 dakikada alınacakmış.

Yukarı çıktığımızda herkesin üstü başı bembeyaz olmuştu, şantiye binasında ayaklarımızı yıkadık, biraz üstümüzü temizlemeye çalıştık. Burada bize çay ikram ettiler ve tekrar proje hakkında bilgi verdiler. Kolay gelsin diyerek şantiye alanından ayrıldık.

Üsküdar şantiyesi









16 Temmuz 2013 Salı

Piyer Loti Gezisi



Piyer Loti Gezisi

Eşimle Piyer Loti'ye gitmeye niyetlendik. Üsküdar'dan motor ile gitmek mümkün. Biz de öyle yapıp Üsküdar'dan motora binerek Eyüp'de indik. Yol boyunca etrafı seyrederek gitmek çok hoşumuza gitti. Yolda motorla  geçerken görülen bazı tarihi eserlerin de fotoğraflarını çektim.

Üsküdar- Eyüp Motoru

Hemen Üsküdar kıyısındaki Şemsi Paşa Camii, 1580 yılında Şemsi Ahmet Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmış. Caminin bulunduğu nokta öyle bir yerdedir ki hem Karadeniz yönünden hem de Marmara yönünden esen rüzgar akımlarının kesiştiği noktadadır ve bu kesişen bölgeye hiçbir kuş yanaşamamaktadır. Cami'nin Kuşkonmaz adı da buradan gelmektedir. Ben bu camiyi çok seviyorum. Süleymaniye ve Selimiye gibi görkemli camiler yapan  bir ustanın böylesine mütevazi bir cami ve külliye yapması çok güzel. Bir de şimdi yapılan camilere bakın.



 

Rum Mehmet Paşa Camii ya da Rumi Mehmet Paşa Camii,  Rum asıllı Osmanlı veziri Rum Mehmet Paşa  tarafından yaptırılmış. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul'un Anadolu Yakasına yaptırılan ilk cami olma özelliğini taşımaktadır. Yapımına 1469 yılında başlanan cami, 2 yıllık inşaat sürecinin ardından 1471 yılında tamamlanarak ibadete açılmış.

Caminin bânisi Rum Mehmet Paşa, caminin yapımı tamamlanmadan idam edilmiş ve naaşı camiinin avlusunda yaptırılan sekizgen planlı, kesmetaştan yapılma bir türbede toprağa verilmiş. Paşa'nın kendinden sonra ölen yakınları da, camiinin arkasında küçük bir mezarlığa gömülmüş.

Rum Mehmet Paşa Camii
Kız Kulesi, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. MÖ 24  yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara  ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuş. Çok çeşitli hizmetlerde kullanıldıktan sonra şimdilerde restoran olarak hizmet vermekte.


Nusretiye Camii, Tophane semtinde bulunan  19.yy'da  inşa edilmiş selatin camidir. Mimarı Krikor Balyan'dır. Yapı, tarihi İstanbul’un sınırları dışında inşa edilmiş en büyük camilerden birisidir.
Osmanlı'nın klasik döneminde selatin camiler geleneğe göre ancak sefere çıkan padişahlar tarafından inşa ettiriliyormuş ve bu camilerin bütün masrafı devlet kasası yerine padişahın cebinden çıkıyormuş. Bu gelenek daha sonra Birinci Ahmet'in Sultanahmet Camii'ni inşa ettirmesiyle bozulmuş.  Daha sonra selatin camii tanımı da sultanın ve ailesinin yaptırdığı camiler'e genişletilmiş.

Nusretiye Camii
Galata Rıhtımı, Galata Kulesi
Yeni Camii ve Süleymaniye Camii
 
Yeni Cami ya da Valide Sultan Camii, 1597 yılında Sultan III. Murat'ın eşi Safiye Sultan'ın emriyle temeli atılan ve 1663'te zamanın padişahı IV. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan'ın büyük çabaları ve bağışlarıyla tamamlanıp ibadete açılan camidir.
Mimar Davut Ağa tarafından yapılmaya başlanmış, Mimar Dalgıç Ahmed Ağa devam ettirmiş ancak inşaatın başlangıcından 66 yıl sonra dönemin mimarbaşısı Mustafa Ağa tarafından IV. Mehmed zamanında bitirilebilmiştir.
Yeni Camii

Galata Kulesi
Sokollu Mehmet Paşa Camii  Unkapanı köprüsünün Galata ayağının dibinde, Azapkapı semtinde yer alan camidir. Mimar Sinan tarafından 1578'de Sokollu Mehmet Paşa adına yapılmıştır.  Caminin altı mahzendir. 

Sokullu Mehmet Paşa Camii
Fatih Sultan Mehmet tarafından 1455 yılında kurulan Tersane-i Amire günümüzde Haliç Tersanesi adıyla anılmaktadır.

Haliç Tersanesi

Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş, ustanın kalfalık eseri olarak nitelendirilen bir camidir. Süleymaniye külliyesinin bir parçasıdır.

Süleymaniye Camii ve Beyazıt Kulesi

Kasımpaşa Kuzey Deniz Saha Komutanlığı
Çorlulu Ali Paşa Camii, 1706 yılında Sadrazam Çorlulu Ali Paşa tarafından yaptırılmış. Sultan II. Mahmut zamanında esaslı surette tamir görmüş ve hünkar mahfeli ilave edilmiş. Sultan II. Abdülhamid zamanında Hicri 1314 de yeniden inşa olunmuş.
          
Çorlulu Ali Paşa Camii

Kasımpaşa Deniz Hastahanesi
Aya Yorgi Kilisesi

Fener Rum Erkek Lisesi

Eski Köprü

Koç Müzesi
Feshane Kongre Merkezi
Eyüp İskelesi
Haliç Kongre Merkezi

Eyüp

Sandal Kiralama

Sokullu Mehmet Paşa Türbesi




Eyüp Camii


Tarihi Mezarda Uyku

Teleferiğe Gidiş
Piyer Loti'ye mezarlar arasından epeyi dik bir yokuşu tırmanarak çıkmak mümkün, biz teleferik ile çıktık. Toplam 4 kabin var. 2 gidiş, 2 geliş şeklinde.  Teleferik kabini 8 kişilik. Bu nedenle bir defada 16 kişi yolculuk yapıyor. Çıkış süresi 3 dak. civarı. Biraz sıra bekleniyor. (Tam 3.00 TL., Akbil-İst.Kart 1,95 TL., Öğrenci 1 TL., İndirimli 1,35 TL). Galiba çıkış için teleferik kullanmak doğru bir yol, biz yürüyerek inerken yukarı tırmananların zorlandığını gördük.

Birçok kez İstanbul'da bulunmuş olan Pierre Loti, İstanbul'a ilk kez 1876 yılında bir Fransız gemisiyle, görevli subay olarak gelmiş. Aziyade adlı romanına adını veren kadınla burada tanışmış.  İstanbul'da bulunduğu zamanlarda Eyüp'te yaşamış. 










Piyer Loti Kahvesi


Fiyatlar biraz pahalı. Turistik.



Kahve kalabalıktı, turist sayısı fazlaydı. Oturacak yer biraz sorun oluyor ama sonuçta herkes de bir yer bulup oturuyor. Biz de birer çay içerek,  manzarayı seyrettik. Sonra da yürüyerek, mezar taşlarını okuyarak dik yokuştan aşağıya indik.


Mareşal Fevzi Çakmak ve Necip Fazıl Kısakürek Mezarları
Haliç'te Koç Müzesine gelen konuklar
Tekrar Eyüp iskelesinden motora binerek geldiğimiz yolla geriye döndük. Biz bu geziyi nedense kalabalık olan haftasonu yaptık.  Hafta içi günlerde belki biraz daha tenha olabilir. Vaktiniz uygunsa gitmek için hafta içi günleri tavsiye ederim.