11 Mayıs 2013 Cumartesi

İtalya Gezisi (10-17.05.2011) Milano




16.05.2011 Pazartesi Milano

İtalya Turumuzun son durağı Milano'ya öğlen saatlerinde geldik. Dünkü Venedik yağmurlu havasından sonra bugün günlük güneşlik güzel bir hava var. Otobüsümüz bizi Piazza del Duomo'ya yakın bir yerde bıraktı. Rehber Milano Duomo'sunu ve hemen yanındaki Galleria Vittorio Emanuele II alış veriş merkezini dolaştırdıktan sonra akşama kadar serbest saat verdi. Çünkü tura katılanların bir kısmını ekstra tur olarak outlet alış veriş merkezine götürdü. Ben şehri gezmek yerine alış verişe gitmek düşüncesini anlayamıyorum, en iyisi bu konuda daha fazla konuşmayayım. Biz gruptan ayrılarak meydanda yer alan heybetli Duomo'ya girdik. Yapımına 1386'da başlanmış, ön cephe ancak 1813'de bitirilmiş. Çatıya çıkmak mümkün, asansör mevcut, biz çıkmadık.









Meydanda yer alan 1865-1977 yılları arasında yapılmış olan Galleria Vittorio Emanuele II İtalya'nın en eski kapalı alış veriş merkezi.  Şık butikler, cafeler, kitapçılar, restoranlar bu artı biçimli cam ve çelik yapıda yer alıyor.










Çok şık beyler ve hanımlar cafelerde oturmuş sohbet ediyorlar.








Çarşının içinde tabanda mozaik bir boğa resmi var, "spinning on the bull" denen bir inanış ile bir dilek tutarak boğaya topuğunuzu koyarak,  bir kerede kendi etrafınızda tam tur atarsanız isteğiniz gerçekleşirmiş. Boş inanç. Bu arada yer mozaikleri çok güzel.


Bu çarşının bir ucu Duomo'ya bakarken, öbür ucu da 18. yüzyıldan kalma ünlü opera binası La Scala'ya çıkıyor. La Scala'nın bizim için önemi; Sanatçımız Leyla Gencer'in burada yıllarca çok önemli eserlerde primadonna olarak ünlü şefler ve orkestralar ile çalışmış olması. Ayrıca, uzun yıllar bu operanın yöneticiliğini de yaptı. La Scala'ya biletleri önceden alarak opera izlemek için gelmek vardı. Yapamadık. Salonu, içerde gösteri yoksa bir locadan görmek mümkün. (5 €) Biz de öyle yaptık, içerde sahnede teknik ekip çalışıyordu. Bir de müze bölümü yapmışlar, orada da ünlü sanatçıların gösteriler sırasında kullandıkları gösterişli kıyafetleri, notaları, müzik aletlerini sergiliyorlar. İçerde La Scala'da çalışmış ünlü sanatçıların resimleri da asılmış, yasak olmasına rağmen dayanamayarak Leyla Gencer'in yağlı boya resmini çektim, görevli biraz kızdı bana. Bu büyük sanatçıyı İstanbul'da bir kaç kez izlemiş bir seveni olarak, onu La Scala'nın sahnesinde, koridorlarında hayal ettim. Dünyaca ünlü zaten az sayıdaki bu sanatçılarımızı ne kadar tanıyoruz, değer veriyoruz ve anıyoruz? Işıklar içinde yatsın.

 
 








 



La Scala'dan çıktıktan sonra hemen yakındaki Leonardo da Vinci Heykeli'nin altındaki küçük parkta oturarak dinlendik.







Buradan Milano sokaklarını dolaşmaya başladık. Milano'lular genç-yaşlı,  kadın-erkek çok şık insanlar, bu kadar ince görünümlü ve şık erkeği bir arada hiç bir yerde görmedim. Zaten Milano'lular ülkenin ticaret, kültür ve tasarım şehri olmakla övünüyorlarmış. 



  
Bu öğrenciler La Scala yakınındaki bir müzik okulundan çıkıyorlardı.



Milano sokaklarını dolaşmaya başladık. Çok zengin marka butikler, kaliteli restoranlar, güzel binalar, şık insanlar gördük.

Gelin Arabası










 Kiralık Bisikletler

Tasarım Koltuklar





Yürümekten yorulunca yakındaki bir büfeden panini dedikleri büyük sandviçlerden ve içecek alarak şehir parkında oturduk, karnımızı doyurduk ve dinlendik.






Artık gezimizin son günü olduğu için herhalde yorulduk, haritaya bakmadan sokak aralarında dolaşırken çok güzel bir mahalleye geldik. Burası Brera adında Milano'nun sanatçı semtiymiş. Sanatçılar ve entelektüeller bu semtte oturuyorlarmış. Biz de zevkle bu güzel sokakları dolaştık. 



Brera semtinde gezerken güzel bir binanın avlusuna girdik, kapıda İtalyanca neresi olduğu yazıyordu, anladığımız kadarı ile güzel sanatlar okulu olduğunu düşündük. Birkaç fotoğraf alarak avluyu dolaştık. Sonra rehber kitaptan okuduk. 7. yüzyıldan kalma bir cizvit sarayı olan binadaki ulusal müze, Napoleon'un  kilisenin ve soyluların mallarına el koyarak bir araya getirdiği eserlerden oluşuyormuş. Avluda Napoleon'a ait bir heykel vardı.








Artık Rehberin bizi Duomo Meydanından alacağı saat yaklaştı, biz de yorulduk, biraz da meydanda oturup Milano'luları izledik. Otobüse binerek Milano'da kalacağımız Idea Hotel Bicocca Milano'ya geldik. Milano'da yarım gün kalabildik. Burada da kaçırdığıma çok üzüldüğüm bir eser oldu. Santa Maria della Grazia kilisesinin hemen yakınındaki yemekhane duvarını süsleyen Leonardo da Vinci'nin Son Yemek duvar resmini göremedik. İstanbul'dan rezervasyon yapmak için baktığımda Pazartesi günü kapalı olduğunu görmüştüm. Rehbere yarın sabah erken gidip rezervasyonum olmadan girip giremeyeceğimi sordum, rezervasyonsuz girmemin mümkün olmadığını, zaten yarın sabah kahvaltı sonrası hemen Torino Havaalanına gideceğimizi söyledi. Yapacak bir şey yok. Bir de burada Castello Sforzesco kalesine gidemedik. Orayı da görmek isterdim. Siz gidin.

17.05.2011 Milano-İstanbul

Sabah 08.00'de yola çıktık. Torino Havaalanına geldik. Burası küçük bir havaalanı, bilet ve gümrük işlemleri hemen yapıldı, Alitalia Havayolları ile zamanında kalkışlı, bol ikramlı, rahat bir yolculukla Atatürk Havaalanına geldik. Havaş ile Bakırköy'e, oradan deniz otobüsü ile Bostancı'ya, taksi ile de Kozyatağı'na döndük.

Şoför ile vedalaşma



Rehberimiz

Gruptan bir bölüm


Mail'lere bakalım

  
Seyahat belgeleri


İtalya Seyahatinde Genel Bilgiler:

1- Seyahate gitmeden önce çok sıra beklenen müze girişlerine rezervasyonlarınızı  biraz daha fazla ücret ödeyerek yaptırırsanız hiç vakit kaybetmeden içeri girebilirsiniz. Biz çok kalabalık Uffuzi Müzeye hiç beklemeden girdik. Rezervasyon yaptırmadığım Galleria dell' Accademia'da 45 dk. bekledik. Zaten 1,5 gün kaldığınız bir şehirde bu kadar beklemek fazla zaman kaybı. Hepsinin internette sayfalarında açık oldukları günler, saatler ve fiyatları var.

2- Tur ile gidilen yolculuklarda da gruptan ayrı gezmek mümkün. Tek yapılacak şey gitmeden rehber kitaplardan ve internet bloglarından okuyarak ders çalışmak. Biraz da derdini anlatacak kadar İngilizce bilmek. 

3- Birkaç şehir uğraklı gezilerde şehirlerde az kalındığı ve tur otobüsü ile aktarmalar yapıldığı için çoklu bilet veya şehir pass biletlerini almak ekonomik değil. Onun yerine tekli bilet daha iyi. Ancak 3 günden fazla kalışlarda kullanışlı ve ekonomik  olabilir.

4- İtalya çok güzel bir ülke, bu turda gördüğümüz 4 şehir de ayrı ayrı güzeldi. Tarih, sanat, doğal güzellikler, yiyecekler..Hepsi de çok çok güzeldi.

5-Tur otelleri Roma hariç diğer şehirlerde merkeze çeşitli uzaklıklarda 3 ve 4 yıldız otellerdi. Genellikle uzak oteller daha yeni oteller oluyor. Oteller yatak+kahvaltı şeklindeydi. Tur yolcuları genellikle kahvaltıdan şikayetçi oluyorlar. Bizim alıştığımız tarzda çay, zeytin, domates gibi çeşitler kahvaltıda bulunmuyor. İtalyanlar sabah kahvaltılarında sadece kahve ve kruvazan veya süt ile müsli yiyorlar. Bize bu tür seyahatlerde temiz ve klimalı bir oda ile normal bir kahvaltı malzemesi yetiyor. Nasılsa 7-8 gün sonra evimizde tekrar normal düzenimize döneceğimiz için bu eksiklikleri hiç dert etmiyoruz.

Harcamalarımız:
(2 kişi)
Tur için                              1400 €
Diğer Harcamalar               400 €

Toplam                               1800 € 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder