15 Eylül 2014 Pazartesi

Yunanistan Gezisi (Atina 2) (17-24 Ağustos 2014)


Atina (Athina)

21 Ağustos 2014  (Perşembe)

Sabah otelin önündeki duraktan otobüse binerek (1.20 €) açılış saati olan 08.00'den önce Akropolis'e vardık. Aslında burası otele yürüme mesafesinde fakat hem kalabalık olmadan hem de sıcak başlamadan bir an önce gitmek istedik. Niyetimiz 12 € olan kombine biletten almak. Bu bilet ile Akropolis, Ancient Agora, Dionysos Tiyatro, Roman Agora, Keramikos Müze, Zeus Tapınağı ve Hadrian Kütüphanesi gezilebiliyor. Öyle de yaptık. Her müze girişinde biletin sol kenarındaki parçalardan birisi yırtılarak alınıyor, bilet daha sonraki müze girişlerinde kullanılmak üzere geri veriliyor.

Kombine biletimiz
Akropolis Yunanca en yüksek nokta anlamına geliyormuş.  90 m. yükseklikte yaklaşık 320 m.x130 m. boyutlarında bir kayalık platonun üstüne konumlanmış Dünya'nın en önemli yapılarından... Antik dönem devlet adamı Perikles (İÖ 459-429) zamanında, 5.yy.'da Akropolise; Parthenon, Erekhtheion, Athena Nike Tapınağı ve Propylaia yapılmış.

Akropolis
Akropolis her gün 08.00-20.00 saatler arasında açık, gene de web sayfalarından bakılıp gidilebilir. (http://.odysseus.culture.gr) Akropolis' e 2 kapıdan giriş var, birisi turist gruplarının tercih ettiği kalabalık Propylaia ana giriş kapısı, diğeri güney yamaçta bulunan daha tenha Antik Dionysos Tiyatro Kapısı (Southern Slope). Her iki kapıda da bilet satışı yapılıyor. 

Biz yukarı tırmandıktan sonra bilet bulamazsak diye endişe ederek Dionysos kapısından biletimizi aldıktan sonra epeyi bir yürüyerek ve sonra da tırmanarak Propylaia kapısından giriş yaptık. Aslında biletimizi aldığımız kapıdan girip antik tiyatroyu gördükten sonra yukarı tırmanarak Parthenon'un olduğu alana küçük bir kapıdan bilet kontrolu ile girebilirmişiz. Biz ilk önce Parthenon'un olduğu kısmı sonra da Dianysos Tiyatrosunu gezdik. Tiyatro kapısından girenler ise ters yol izleyerek inişi Propylaia kapısından yapabilirler. 

Sabah erkenden tanrıların evlerini ziyarete gelen turistler girişte
Buraya giderken terlik şeklinde ayakkabı ile gitmek pek uygun değil, yerler cilalı gibi, az da olsa kayıyor, lastik spor ayakkabı daha iyi olur. Yukarıda su satış yeri yok, beraberinde getirmek lazım.. Ya da Antik Dionysos Tiyatro Kapısı'ndaki su otomatından buz gibi su alınabilir, diğer kapıda otomat görmedim belki de vardı. Atina'da hemen bütün müze ve ören yerleri girişlerine bu su otomatlarından koymuşlar. 0,50 € ya satılan sular bu otomatlarda 0,35 €' ya satılıyor, maksat kültüre katkı olsun ...Yunanistan'da diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gibi maden suyu istemediğinizi belirtmek için uğraşmaya gerek yok, su deyince bizim içtiğimiz normal suyu satıyorlar, sularının hepsinin de içimi güzel..

Bu su otomatları bir harika, para üstü de veriyor makinalar
Nihayet sabah 08.00'de nispeten serin havada -öğlende burayı düşünemiyorum- merdivenlerden tırmanarak (çok gözünüzü korkutmasın) Akropolis giriş kapısı Propylaia' a geldik. 

Propylaia, (İÖ.432) Akroplisin giriş kapısı, kutsal yola uzanıyor ve  kutsal kaya'nın tepesine çıkıldığında turistleri ilk burası karşılıyor. Dar bir alan olması nedeniyle hep kalabalık...

Propylaia'da askerlerin nöbet değişimine rastladık
Propylaia'nın Parthenon tarafı
Kutsal Yola çıkış
Athena Nike Tapınağı (İÖ 424), Pers savaşları sırasındaki Atina kahramanlarına adanmış, burada  9 metrelik bir Athena koruyucu heykeli dikiliymiş. 

Nike tapınağı (internet)


Parthenon, (İÖ 438) dünyanın en önemli yapıtlarından biri sayılıyor. Gerçekten de yaşanan sayısız olaya rağmen çok görkemli. Athena'ya ithaf edilen Parthenon'un adı  
bakirenin tapınağı anlamına geliyormuş. 6. yy. da Parthenon kiliseye, 15.yy da Osmanlı egemenliğinde camiye dönüştürülmüş. Daha sonra cephanelik olarak kullanılırken 1687' de Venedik güçleri tarafından bir havan topu ile patlatılmış. 1802-1811 yıllarında ise Lord Elgin, Parthenon' daki heykelleri sökerek ülkeden çıkartmış, heykeller ve frizler British Museum 'da sergileniyormuş.




Erekhtheion (İÖ 406) adının Yunanlı kahraman Erikhthonios veya efsanevi Kral Erekhtheus'dan geldiğine inanılıyormuş. Atina şehri için yarışan Athena ve Poseidon  burada yarışmışlar ve Poseidon'un çatallı mızrağını vurduğu kayayı göstermek için mabetin tavanında ve yerde delik bırakılmış. Athena'nın zeytin ağacı ise rivayete göre Perslerin saldırısında yok edilmesine rağmen tekrar aynı yerde çıkmış.

Erekhtheion
Bu tapınağın karyaditleri (sütun olarak kullanılan kadın heykelleri) isimlerini bakirelerin tanrıçaları onuruna dans ederken benzer başlıklar giymelerinden almış. Buradaki heykeller kopya, asıllarından 4' ü daha sonra gezeceğimiz Akropolis Müzesinde, 1 tanesi ise British Museum'deymiş.  


Karyaditler çok zarifler
Herodes Atticus Tiyatrosu, (İS 2.yy) (girişe kapalı) hemen Propylaia kapısından görünen 5000 kişi kapasiteli, antik Yunanda bir çok organizasyonlara ev sahipliği yaptığı gibi, günümüzde de festival gösterileri düzenlenen bir anfi tiyatro.


Dionysos Tiyatrosu (İÖ 5) (giriş ücretli, kombine biletle girilebilir),  Atina'nın altın çağında Sophokles, Euripides ve Aristophanes'in  bir çok eseri ilk burada sergilenmiş ve Atina kongresi burada toplanmış, 15.000 kişi kapasiteliymiş.

Akropolis'den Dionysos Tiyatrosu ve tiyatronun hemen karşısında siyah cam bina Akropolis Müzesi
Önemli insanlar için en ön sırada mermer taht şeklinde oturma yerleri
Yorulduk ama Yunan tanrılarının babası Zeus'a adanmış Zeus Olympias Tapınağı'na gidip sonra mola vermeye karar verdik. 

Buraya giderken Atinalılar tarafından imparator Hadrianus adına yapılan Hadrianus Takı (İÖ 131) önünden geçtik. Kapının batıya yani akropolis ve antik agoralara bakan yüzüne "Burası Theseus'un önceki şehri Atina'dır" yazılı, diğer yüzünde ise "Burası Theseus'un değil Hadrianus'un şehridir" yazılı. Böylece tak, o dönemde "eski" şehir ile "yeni" şehri birbirinden ayırıyormuş.

Hadrianus takı
Hadrianus takı ve Akroplis
 Zeus tapınağı (İÖ 6. yy da başlanmış İS 2 yy.'da bitirilmiş) Zeus'un konumuna uygun olarak Yunan topraklarındaki en büyük tapınakmış (250 m. uzunluğunda 130 m. genişliğinde ve 17 m' den yüksek sütunlara sahipmiş) Parthenon'dan daha büyükmüş, altın ve fildişinden bir Zeus heykelini  koruyan iç tapınak etrafında 108 sütun varken günümüzde 15 sütun ayakta kalmış.

Akropolis'den Hadrianus Takı ve Zeus Tapınağı
Korint başlıkları çok güzel

Tanrı Zeus evinde bir turist
Öğlen oldu, çok yorulduk, biraz dinlenmeyi hak ettik. Bir kafede oturup sandviç yiyip soğuk bir şeyler içtik. Günlük program yaparken öğlen saatlerinde müzelere gitmeyi ve çok sıcak saatleri müzelerin klimalı ortamında geçirmeyi planlamıştık. 

Akropolis Müze'ye (2008) kombine biletle girilmiyor. (Giriş 5 €) Müze daha önce Parthenon tapınağının yanındaki küçük bir binadaymış, daha sonra modern bina  yapılarak Akropolis'den çıkartılan buluntular buraya taşınmış. Bina gerçekten çok güzel bir yapı, girişte yerleri cam yaparak alt kısımdaki tarihi buluntuların sergilenmesini sağlamışlar.

Akropolis Müze girişi

Acaba kırılır mı buuu?
Müze içerisinde turnikelerden geçiş
Müze gerçektekten güzel düzenlenmiş ve sergilenen eserler çok değerli. Heykeller, çeşitli eşyalar, takılar...Bu arada içerde fotoğraf çekmek bir çok bölümde yasakmış, fakat uyarı yazısı yoktu... ben tabi makineme davranınca görevli bayandan kibarca uyarıyı aldım, sonra izlediğim kadarı ile herkes fotoğraf çekiyordu ve uyarı alıyordu. O zaman her yere yazın kardeşim yassah diye...

Müze içinden dışarısı
Karyaditlerin asılları (gariptir bunların fotoğrafını çekmek serbest)
Bu güzel kızlarla foto çektirmek pek hoş
Karyaditler
Müzeden (şu aşağıdaki duvarlarda asılı olanları çekmek yassah)
Mermerin işlenişi
Müzeden
Parthenon'un Doğu alınlığı (ortada Zeus ve Athena)
Parthenon'un Batı alınlığı (ortada Athena ve Poseidon)
Alt kattakileri çekmek de yassah

Müzenin en üst katına Parthenon'un İngiltere'ye götürülen bütün frizlerinin kopyalarını yapmışlar ve duvarlarda sergiliyorlar.

Müze çıkışı biraz parkta oturalım diyerek Parlamento binasının arkasındaki Kral Otho'nın kraliçesi Amalia tarafından tasarlanan Ulusal Bahçeye yürüdük. Bahçenin güneyinde 1878 yılında Ulusal Sergi Merkezi olarak tasarlanmış Zappion Sergi Salonunu gördük. Günümüzde konferans salonu olarak kullanılıyormuş. Kraliçenin Ulusal Bahçesi ise eski görkemli günlerinden uzaktı, parkta küçük bir hayvanat bahçesi de vardı...

Zappion

Keçi Ailesii
Tekrar Monastiraki Meydanına geldik. Burası Atina'nın en renkli bölgelerinden birisi. Meydanda Pandanassa Kilisesi, Tzisdarakis Camii ve İstasyon var. Ara sokaklar ise çok renkli..Her tür ürün bu sokaklarda mevcut. Hediyelik eşyalar, tekstil, seramik, metal işçiliği...

Monastiraki Meydanı
 Osmanlı Tzisdarakis Camii halen Seramik Müzesi (1759)

Tzisdarakis Camii Kapısı
Tzisdarakis Camii
Pandanassa Kilisesi (17.yy)
Bu gün son olarak Yunan Agorası'na gidiyoruz. Buraya da girişi kombine biletimiz ile yapıyoruz. Adını toplanma  anlamındaki Yunanca "agiero" sözcüğünden alan bu alan İÖ 6.yy'dan bu yana dini ve siyasi toplantılar, mahkemeler, eğitim faaliyetleri gibi etkinliklere ev sahipliği yapmış. Oldukça geniş bir alana yayılan Agorada en göze çarpan ve iyi korunmuş olan klasik dor stilindeki yapı Hephaistos Tapınağı.  Hephaistos metal işleri tanrısıymış ve bu nedenle adına yapılan tapınak kentin nalbant ve demirci dükkanlarının olduğu bölgeye yapılmış. Tapınak daha sonra kiliseye dönüştürülmüş, depo ve müze olarak kullanılmış.

Hephaistos Tapınağı  (İÖ 449)
Hephaistos Tapınağından friz
Agorada diğer bir yapı Attalos Stoası (İÖ. 138) Antik çağ kamu binalarına örnek olması bakımından 1950'lerde  yeniden yapılmış. Üstü örtülü sütunlu koridorlar üzerinde kamu binaları hizmet verirmiş, günümüzde Agora Müzesine ev sahipliği yapıyor.

Attalos Stoası



Agora'da Bizans Kilisesi Agii Apostoli  (11 yy.)
Çok yorulduk, bu günlük planlı gezimiz bitti, akşam oldu ve şimdi serbest saatlerimiz. Tekrar Monastiraki Meydanının kalabalığına karıştık, Ermou caddesinden dükkanlara baka baka Syntagma Meydanına geldik. 

Zeytin dallı restoran masaları

Akşam oluyor, Agora yolu, evler, restoranlar...
Yemeği hak ettik
Syntagma Meydanında etrafı seyrederek oturduk sonra metroya binerek otelimize gittik. Otelimizin yakınında  Yunan futbol takımı Panathinaikos'un stadı vardı ve gece maçı oynanıyordu, seyirciler hep motorları ile gelmiş ve kaldırımlara park etmişlerdi. 


Her yer motor


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder