14 Haziran 2019 Cuma

(7/8/9.Günler Bremen) Paris-Bremen-Hamburg Gezisi (10.04.2019-20.04.2019)

7.Gün (16.04.2019) Salı

Paris'e veda ediyoruz. Bir kez daha gelip görebilir miyiz bu güzel şehri bilmiyorum. Bremen'e gidiyoruz. Etrafı seyredelim diye gündüz otobüsü ile gitmeyi istedik. Tabii ki Flixbus ile gidiyoruz. Mesafe epeyi uzak, 900 km. civarı...8.00 de hareket edip 22.20 de Bremen'e varacağız. Bu arada Amsterdam'da 1 saat bekleme süresi var, etrafa bakacak kadar vaktimiz olacak mı acaba...(67 € 2 kişi) 

Neden Bremen...Nejat İTÜ İnşaat Fakültesini bitirince 1971 yılında Almanya'ya çalışmaya gitmiş. İlk gittiği şehir de Bremen. Orada 2 yıl bir inşaat proje bürosunda çalışmış, projesini yaptığı bir köprü halen şehre hizmet veriyormuş, onu göreceğiz, yaşadığı yerleri 50 yıl sonra görecek.

Bremen Paris'e göre çok küçük bir şehir. Yorulmadan keyifle dolaşacağız diye umuyoruz.

Daha önce provasını yaptığımız gibi metro ile kolayca otobüs terminaline geldik, tam saatinde de hareket ettik. Flixbus otobüslerinde yer numarası yok, nereyi bulursan oturuyorsun. Daha yerleşirken arkamızdaki sıraya oturan bir genç kız Türkçe yardıma ihtiyacımızın olup olmadığını sordu. Türkiye'den gelmiş Erasmus öğrencisi Paskalya tatilinden yararlanarak Amsterdam'a arkadaşına gidiyormuş.Epeyi bir sohbet ettik onunla. Her yerden bir Türk mutlaka çıkıyor, bazen öğrenci bazen oralarda doğmuş gençler...


Yolculuk 
Yolda görüntüler harika, Belçika ve Hollanda topraklarından geçerken sayısız rüzgar türbinleri ve renk renk lale tarlaları gördük. Paralar havadan, topraktan geliyor bu ülkelere...Keşke bizimkiler bakıp öğrenseler...




Normal şartlarda Amsterdam'da 1 saat beklenecek ve biz buradan aktarma yapacaktık. Fakat şehir girişindeki yoğun trafik nedeniyle gecikerek geleceğimiz anlaşılınca bizim şoför telefonla otobüste 5 aktarma yolcusu olduğunu, Bremen otobüsünü bekletmelerini söyledi. Terminale geldik, biz 5 Bremen yolcusu için şoför koşturdu, neyse sonunda otobüsü bulup bizi yerleştirdi, rahatladı. Sorumluluk duygusu... Bu Flixbus otobüsleri Avrupa'da ucuz ulaşım yapıyor ve özellikle öğrenciler tarafından çok tercih ediliyorlar. Otobüste muavin, çay, kahve servisi falan yok....Bavulları da yolcular kendileri arabaya yükleyip, alıyor.Şoför hem bilet kontrolü yapıyor hem de arabayı kullanıyor. Biz Avrupa gezilerimizde Flixbus otobüslerini çok kullandık ve hep memnun kaldık. Kalkış ve varış saatlerine çok özen gösteriyorlar. Alman dakikliği....

Bremen'e geldiğimizde saat 22.30 olmuştu, ana tren istasyonuna yakın terminalde indik, bu saatte ortalık tenha. Almanlar ertesi gün çalışacakları için erkenden evlerine çekiliyorlar. Yürüyerek otelimize geldik. Otelimiz yine bir İbis. İbis Bremen City. İbis bizi şirketlerine ortak yapsa olur yani....3 gece burada kalacağız. 

8.Gün (17.04.2019) Çarşamba


Bremen,  Weser nehri kıyısında ve Kuzey Denizinden 80 km. içeride yer alan bir liman kenti. Lübeck ve Hamburg ile birlikte Almanya'nın üç şehir devletinden birisi. Şehir, Bremen eyaletinin başkenti. Almanya'nın en eski liman kenti olan ve 1200 yıllık bir geçmişi olan şehir,zengin ticaret yollarının geçtiği bir konumda bulunması nedeniyle tarih boyunca hep önemli olmuş.550 bin civarı nüfusu var, bunun 50 bini Türk..


Altstadt ortadaki yarımada gibi duran yerde, şehri korumak için yarımadanın etrafı surlarla çevriliymiş şimdi o alan Wallanlagen parkı 
Sabah erken yola çıktık yine...Bremen küçük bir şehir, adeta bir kasaba gibi. Her yere yürüyerek ulaşmak mümkün. Şehrin merkezi Altstadt (eski şehir) otelimize yürüme 10 dakika mesafede...İlk önce Nejat'ın köprüsünü görmeye gidiyoruz. Sağlam yerinde duruyor. Sonra güzel bir parkı geçerek eski şehre ulaşıyoruz. 


Otelimizin yolu

Yeldeğirmeni (Mühle am Wall) Şehrin içinde böyle parklar var. Sabah kuş seslerini dinleyerek buradan geçtik.


Nejat'ın köprüsünden (!)  sadece araçlar geçebiliyor, yayalara kapalı
Eski şehir (Altstadt) bölgesindeki  Pazar meydanında (Marktplatz)  şehrin en eski yapıları yer alıyor. Katedral (St.Petri Dom), Belediye binası (Rathaus), Bremen Mızıkacıları (Bremer Stadtmusikan), Roland Heykeli (Bremer Roland), Ticaret Odası (Schütting),Belediye binası mahzeni (Ratskeller),  Eyalet Parlamentosu (Haus der Bürgerschaft) ve bir çok tarihi yapılar burada. Ayrıca turistik eşya satış yerleri, kafeler ve restoranlar da mevcut.


1864 Bremen Marktplatz (internet) o zamanda şehrin merkezi
Marktplaz'da yer alan gotik St.Petri Dom Katedrali 13. yy ilk yarısında inşa edilmiş.Şehrin hemen her yerinden 90 m. yüksekliğindeki ikiz kuleleri görülen St.Petri Dom, İsa'nın havarilerinden Aziz Petrus'a adanmış. İncil'e göre İsa, Aziz Petrus'a cennetin anahtarını vermiş, bu yüzden Aziz Petrus resimlerinde ve heykellerinde elinde anahtar ile temsil edilir. Katedralin çeşitli yerlerinde anahtar sembolü gözüküyor. Katedralin inşaatı bittikten sonra anahtar şehrin de sembolü olmuş. Bremen bayrağında da anahtar sembolü var.


St. Petri Dom Katedrali 
 Almanya'nın ticaret ve hukuk alanındaki özgürlüğünü temsilen ilk kutsal Roma İmparatoru Şarlman'ın şövalyesi ve savaş kahramanı olan Roland'ın Heykeli bu meydana 1404 yılında yapılmış. Efsaneye göre Roland orada durup nöbet tuttuğu müddetçe şehir özgür ve bağımsız kalacakmış. Şehrin koruyucusu Roland, heykelde taş bir kılıç ve çift başlı imparatorluk kartalı resmedilmiş bir kalkan taşımakta ve üzerinde "size özgürlük müjdeliyorum" ibaresi var...
Roland Heykeli (5,55 m) (1404) 
Grimm kardeşlerin  Bremen Mızıkacıları galiba en çok bilinen masal kahramanları... Eşek, köpek, kedi ve horoz..Yaşlı ve güçten düştükleri için terk edilirler.Müzisyen olmak için Bremen'e gelen bu dört hayvan, hırsızlara hadlerini bildirirler. Heykelleri çok büyük değil. Belediye Binasının hemen solunda...Efsaneye göre eşeğin ön iki ayağını tutmak şans getirirmiş.
Bremen Mızıkacıları (Bremer Stadtmusikanten ) (1951)

Pazar Meydanı (Marktplatz)

Ticaret odası (Schütting)(1538)

Belediye Binası (Rathaus) (1410), Katedral ve Eyalet Parlamentosu



Rathaus 



Rathaus


Eyalet Parlamentosu (Haus der Bürgerschaft) (1966) Tarihi meydana bu binayı nasıl yapmışlar anlamadım 
Eski şehri dolaştık bu gün, Paris'ten sonra burada düşük tempo dolaşıyoruz. Paris'te otelimizin altındaki Carrefour epeyi işimizi görmüştü. TL'nin Euro karşısındaki değeri nedeniyle her şeyi 6 ile çarpınca çıkan fiyatlar şaşırtıcı oluyor. 1,5 lt, lik suya 2,30 € verince market aramaya başladık. Viertel bölgesinde REWE market olduğunu Google'dan öğrenince şehir merkezine kısa bir yürüme mesafesinde olan semte gittik. Burası sanat atölyeleri, tiyatro, sinema ve eğlence yerleri olan hareketli bir cadde. Marketi bulduk, ihtiyaçlarımızı temin ettik. Bu arada market REWE'de 1,5 lt su 0,19 €...Almanya'da her yerde wc' ler de 0,50 euro.

Viertel bölgesi
Meyveler böyle 3-4 € kilo


Nar 5,99 €

Karpuzlar dilimle satılır öyle 8-10 kiloluk kap bir tane götür yok buralarda

Nisan ayında buralarda bolca  kuşkonmaz yenirmiş
Hamburg biletlerimizi almak için Ana Tren İstasyonu yakınındaki Flixbus bürosuna gittik. Cuma günü Hamburg'a gideceğiz. Biletlerimizi aldık  (18 € 2 kişi) İstasyonu dolaştık, pek bir özelliği yok.
Bremen Tren İstasyonu (Hauptbahnof)




Ana sınıfı gezintide, çok tatlıydılar
Güzel havanın keyfi ile parkta oturarak insanları izledik.Şehirde bisiklet çok kullanılıyor. Paris'de çok kullanılan motorlu scooter buraya gelmemiş, hep bisiklet kullanıyorlar. Bisiklet yolları alışkın olmayan yayalar için çok tehlikeli...mesela biz...çok süratli kullanıyorlar...o yol bisikletlilerin hakkı...Bu arada eski şehre gitmek için hep geçtiğimiz bir yaya alt geçidi var oraya gelince bisikletlilerin bisikletten inerek yürüyerek geçmesi kuralmış, sabah erken bazı bisikletliler inmeden bisikleti sürerek geçmişler, çıkışta iki trafik polisi bisikletlilere ceza yazıyordu...O yol da yayaların hakkı...

Tramvay çok yaygın kullanılıyor,otobüs de var fakat metro yok.Zaten her yer yürüme mesafesinde... Biz hiç ulaşım aracı kullanmadık.  Bremen'e gideceklere hep tavsiye ediliyor, şemsiye, yağmurluk götürün diyerek, bu güzel havanın şans olduğunu biliyoruz. Bu gezide hava yönünden hep şanslıydık...

9.Gün (18.04.2019) Perşembe

El Sanatları Birliği binası (Handwerkskammer)

El Sanatları Birliği (Handwerkskammer) Kapı üstü heykelleri;Justitia (adalet), Minerva (bilgelik), Hercules(kuvvet)
Girişinde domuzcuk heykellerinin bulunduğu Sögestrasse, Bremen'in alış veriş caddesi, tanınmış mağazaların şubeleri burada yer alıyor. Caddenin ortasında kafelere ait oturma yerleri var. Bir pastanenin önünde dondurma kuyruğunda bekleşenler ve oturup yiyenler vardı...Buranın da Ali'nin Dondurmacısı burası herhalde, biz de alalım derken arkamızdan 50 yaşlarında Kırşehir memleketi olan fakat Almanya'da doğmuş bir Türk lafa karıştı, klasik nereden geldiniz ne iş yapıyorsunuz muhabbeti yaptık ayak üstü,  bir Alman arkadaşını bekliyormuş, o geldi biz vedalaşmak istedik, bize bir kahve ısmarlayamadığı için çok üzüldü, dondurma yiyecekseniz Aykut'dan yiyin diye bizim gördüğümüz pastaneyi gösterdi. Ben de orada çalışan birisini söylediğini zannettim, kuyruğa girdik, dükkan içine girince anladım ki içeride çalışanların tamamı Türkçe konuşuyor, Aykut oranın sahibiymiş ve iyi düzen kurmuş...Dondurması da çok güzeldi... 

Sögestrasse girişindeki domuzcuklar...Önceleri çobanlar buraya atılan sebze meyve artıklarını yemeleri için domuzları getiriyorlarmış.
Çeşmelerde sanat


Muhteşem binalar
Sabah yine güzel parktan geçerek Eski Şehre geldik. Marktplatz'daki Schütting binasının hemen yanındaki 110 m uzunluğundaki dar sokak Böttcherstrasse...Ortaçağ yapılarını yansıtan tuğla evleri, renkli dükkanları, Paula Modersohn-Becker müzesi, Roselius Haus ve Glockenspiel Haus binası ile çok ilginç bir sokak. Bu sokak Marktplatz ile Weser nehrini birbirini bağlıyor.

Sokak girişi


Anahtar sembolü her yerde

Şekerci dükkanı


El işi sanat dükkanları şişman kadınlar çok hoş


Çanlar saat 12,15 ve 18 de müzik çalıyor

Glocenspiel Haus iki bina arasına asılı porselen çanlar

Porselen çanlar 30 adet




Bu kısa fakat çok güzel sokaktan Schlachte denilen Weser nehri kıyısına çıktık, burada biraz oturup güneşlendik. Gezi botları ile nehir boyunca gezmek mümkün. Biz dolaşmadık.
Schlahte


Nejat'ın Weser nehri kıyısında oturduğu ev

Weser nehri

Buradan başka bir güzelliğe Schnoor'a gidiyoruz...Mini mini harika evler,sokaklar...Bremen'in en eski bölgesi. Daha önceleri balıkçıların ve denizle uğraşanların yaşadığı yerler şimdi kafe, lokanta, sanat galerileri...ama yapıları hiç bozmadan aslına sadık kalarak...Schnoor ismi schnur (ip) sicimden geliyor.Belki de evleri ip gibi dizili olduğu içindir.

















Çeşme'ye bakın







Fotoğraf çekmeye doyamadım her bina, dükkan o kadar güzel ve o kadar çok ayrıntı var ki...Zaman kısıtlı bu kadar kalabildik.Burayı çok sevdim.

Nehir tarafına yürüdük herkes güzel havadan da faydalanarak çimenlere yayılmış piknik yapıyorlardı. Almanya'nın ünlü futbol takımlarından Werder Bremen Stadının yanına kadar yürüdük, maç günleri buralar çok neşeli oluyormuş..

Werder Bremen Stad
Otele dönüp biraz dinlendik, gece görüntülerini görelim diye tekrar dışarı çıktık. Marktplaz'daki kalabalık dağılmış, herkes evine dinlenmeye çekilmiş, bu arada saat daha 9...

Otelimiz yakınındaki teyze ve amca ile hep selamlaştık..





Bremen'den yarın sabah ayrılıyoruz. Ben Bremen'i çok sevdim... hiç ayrılmak istemedim, her yere yürüyerek ulaşılıyor, hiç yorucu değil...sakin, çok güzel parkları var, belki mevsim de çok güzeldi ondandır bilemedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder