Bugün Berlin'de son günümüz. Uçağımız bu gece 01.40'da, bütün gün gezebiliriz. Sabah bavullarımızı topladık, otelin emanetine bıraktık. Burada emanet için ücret almıyorlar. Bazı otellerde az da olsa ödeme yapılıyor.
Bu günkü planımız biraz sıkışık olacak ama Berlin'in 30 km. dışındaki eski kent Potsdam'a gitmek istiyoruz. Bunun için biletlerimizi dün aldık.Akşam havaalanına da S Bahn ile gideceğimiz için günlük sınırsız bilet aldık. Bu biletler gün içinde gece saat 03.00'e kadar sınırsız kullanımlı. Hızlı hareket etmek için otel önünden otobüsle Bahnhof Zoo'ya geldik. Buradan Potsdam'a gidecek trenlerin saatlerine bakarken dün aldığımız biletlerin üstünü okudum, (6.70 €) yazıyor, halbuki ben daha önce 7.20 € gibi bir fiyat hatırlıyordum, neden böyle derken biletin AB bölgesi için olduğunu, halbuki bizim ABC bölgesi bileti almamız gerektiğini fark ettik. Bilet alırken biletçiye ABC günlük bilet demediğimiz için daha çok seyahat edilen bölge olan AB bölge bileti vermiş. Bu defa fark vererek ABC ile değiştirelim dedik, biletleri sabah onaylattığımız için mümkün değilmiş. Tekrar ABC bileti almamız gerekecek. Yaptığımız yanlışlığa canımız sıkıldı. İstasyonun önündeki otobüslerin ana kalkış yeri olan otobüs duraklarındaki banklara oturduk. Ne yapacağımızı konuşurken birden yanımda oturan hanımın bana dönerek "hilfe hilfe" diye yardım istediğini duydum. Bir de baktım onun yanında oturan yaşlı hanım kadının üstüne yığılmış, bayılmış, yanımdaki kadıncağız kımıldayamıyor yoksa yaşlı teyze yere düşecek. Teyzenin yüzü bembeyaz. Elindeki çanta, otobüs bileti vs yerlere saçılmış. Neyse Nejat istasyona koştu danışma'dan yardım istemek için, ben yerlere saçılanları topladım.1-2 dakika içinde teyze kendine geldi, tansiyonu düşmüş herhalde, neyse ben koşarak Nejat'ı geri çağırdım hasta kendine geldi diye. Kadın iyiyim dedi, zaten rengi de düzeldi. Yalnızlık zor. O patırtı içinde biz de Potsdam'a gitmekten vazgeçtik. Niyetimiz Potsdam'dan erken dönüp göremediğimiz yerleri görmekti. Belki de doğru olmuş bütün bu gezileri bir günde yapmamız zormuş.
Bu sefer yollarda hep gördüğümüz 100 ve 200 numaralı otobüslere binerek şehri bir de öyle gezelim dedik. Yürüyerek dolaştığımız yerleri bir kez daha görmüş olduk. Fakat insanın gördüklerinin kalıcı olması için yürümek lazım. Bu iki otobüsü de şehri gezmek için fazla zamanları olmayanlara tavsiye ederim. Şehrin tüm önemli yerlerini dolaşıyorlar. Bu otobüsler hep turist dolu.
Turistler 200'de |
Doğu Berlin'in sıra sıra binaları |
Otobüs şoförleri son durakta beklemede muhabbette |
Doğu Berlin |
Jüdıiches Gemeindehaus |
Jüdisches Gemeindehaus |
Humbold Üniversite |
Alexanderplatz |
Alexanderplatz İstasyon |
Alexanderplatz |
Alexanderplatz |
Alexanderplatz |
Alexanderplatz'da güneşlenenler |
Alexanderplatz |
Alexanderplatz'dan Karl Marx Allee (Bu caddede DDR zamanında geçit törenleri yapılırmış, çok geniş) |
Sosis yiyen |
Alexanderplatz'da Dünya saati |
Alexanderplatz'a döndükten sonra bu defa da East Side Gallery'e (Doğu Yakası Galerisi) gitmek için S Bahn'a bindik.Warschauer istasyonunda inerek köprüden karşı kıyıya geçtik.Spree Nehri kenarında yer alan yıkılmayan bu duvar 1,3 km. uzunluğundaymış. (Duvar 46 km.) Korunmuş ve 1990 yılında çeşitli uluslardan 118 ressam bu duvara resimler yapmışlar.
Uzayıp giden duvar |
Bu köprü çok güzel |
Köprü kenarında oturarak hem dinlendik hem de güneşin batışını seyrettik. Dün tam göremediğimiz Türk mahallesini görmek için tekrar yürümeye başladık. Kreuzberg'e giderseniz mutlaka Oranienstrasse boyunca yürüyün, gerçekten de İstanbul'da ne varsa hepsi burada var. Burada Almanlar kendilerini yabancı hissediyor olmalılar. Bütün dükkanlarda Türkçe konuşuluyor. Neler gördük. Rakı kebap yapan ağır ağbiler, maç muhabbeti yapan gençler, arabalarında müziği açmış dolaşanlar, Türk usulü dolaşan arabalı gelin alayı, sokakta çığlık atarak oynayan çocuklar, Berlin'de hiç görmediğimiz yerlere atılmış çöpler.. Tıpkı İstanbul.
Buraları keyifle dolaşarak otele geldik, bavullarımızı emanetten aldık, artık Berlin'e veda zamanı. Az değil 9 gün kaldık burada. Alışmıştık. Neredeyse esnafla da kanka olmaya başlamıştık. Kahvaltı yaptığımız kızların işlettiği kahve, akşam yemeklerini yediğimiz İtalyan restoran, alış veriş yaptığımız Netto market.
Günlük biletimiz AB bölgesi içindi, havaalanı ABC bölgesinde olduğu için biletçi Alman teyze bize bir de A veya C ek bileti kesti (1.60 €) tamam şimdi gidebilirsiniz dedi.Geldiğimiz yollardan U Bahn ve aktarma yaparak S Bahn ile Berlin Schönefeld Havaalanına geldik. Ufak bir havaalanı ve gece de olduğu için kalabalık yoktu. Uçak saatinde kalktı. Rahat bir yolculukla 2,5 saat civarı bir sürede Sabiha Gökçen'e indik. kapıda bekleyen belediye otobüsüne binerek hafta sonu ve erken saat olduğu için çabucak Kozyatağı'na geldik. Evimize geldiğimizde komşularımız daha uyuyorlardı. Bu gezi de böyle güzel bitti.
Genel Bilgiler:
1- Kaldığımız otel İbis Budget Berlin City Potsdamer Platz, Anhalterstrasse üzerindeydi. Bu sokakta yan yana oteller var. Bizim kaldığımız otel İbis oteller zincirinin ekonomik otellerinden.Otelin yanında biraz daha pahalı olan başka bir İbis otel daha vardı.Yeri ulaşım bakımından çok iyiydi. Güvenli bir bölgedeydi. Metro ve otobüs durakları otelin hemen 2-3 dakika yakınındaydı. Bizim gibi yürüyen takımı için uygun, Berlin'in merkezindeki her yere yürüme mesafesinde.Otel odaları çok büyük değil fakat yeterli ve temiz. Biz oteli internetten ararken otelde kalanların değerlendirme puanları yüksekti. Genellikle o puanlar doğru çıkıyor. Bizi hiç yanıltmadı. Otel'de sabah kahvaltısı ücrete dahil değil. Fakat kahvaltı servisi var. (7,5 €) Sonuç olarak çok lüks beklentisi olmayanlar için fiyatına göre konumu ve temizliği ile güzel bir otel.
Odada tuvalet girişte solda, lavabo odanın içinde, duş lavabo yanındaki camlı bölmede. Garip. Üstte de bir ranza var, varsa çocuk için |
Danışmada çalışanlar İngilizce konuşuyorlar. .Biz ayrılırken bu aile giriş işlemleri yaptırıyordu. |
3-Almanlar düşünüldüğünün aksine çok yardımseverler. Yollarda haritalara bakarken kaç tanesi bisikletlerini durdurup yardım istermisiniz diye sordular. Artık korkudan haritayı açamıyorduk.
4-Berlin'de pet şişeler ve cam bira şişeleri geri toplanıyor. Marketlerde otomatlar konulmuş, Berlinliler pet şişeleri toplayıp geliyorlar, oraya atıyorlar, otomattan kaç para geri alınacağına dair bir çıktı alınıyor, kasada alış verişlerden bu tutar düşülüyor. (1 pet şişe 0.25 €) Bu durum, özellikle turistlerin yoğun olduğu bölgelerde turistler bu paraları geri almakla uğraşmadıkları için çöp kutularından şişeleri toplayan insanlar yaratmış. Üstü başı düzgün Almanlar da ellerindeki torbalara çöp kutularındaki bu pet şişeleri topluyorlar.Bu arada hiç şişe toplayan Türk görmedik.
5- İletişim konusunda Nejat Almanca konuştuğu için zorluk çekmedik, acaba bilmeseydi zorluk olurmuydu onu bilemiyeceğim.Ama her yerde yardımcı olacak Türkçe bilen biri oluyor.
6-Ulaşımda hiiiççç sorun yok, bütün araçlar raylılar, raysızlar insanı sinir edecek kadar (kıskançlık var bu söylemde) düzgün ve saatinde geliyor gidiyor. 1 dakika gecikilmez mi kardeşim yok tam saatinde. Bu kadarı olmaz.İstanbul'da yaşayan biri olarak bu duruma çok gıcık oldum.
7-Berlinliler yemeğe ve eğlenceye meraklılar. Almanya'nın diğer şehirlerindeki gibi akşamları erkenden evlerine çekilmiyorlar. Lokantalarda, kafelerde güzel vakit geçiriyorlar. Şehir geceleri de yaşıyor.Belki mevsim uygun olduğu için böyleydi.
8- Berlin mimarlar için yaratıcılıklarını sergileyebildikleri bir şehir. Çok sayıda değişik mimari yapıda binalar gördük. Hepsi de son teknolojiyi kullanan modern yapılar. Aslında Reichstag gibi tarihi bir binanın içine modern bir kubbeyi oturtma kararını veren yöneticileri de cesaretliymiş.
9- Ben Doğu Berlin'i daha çok sevdim. Batı Berlin'de bana göre pek bir şey yok. Doğuda sürekli inşaat yapıyorlar, oraları bozmazlar umarım.Aslında Doğu Berlin'liler ile sohbet etmek isterdim, onların yaşantıları çok değişmiş. Sağlık, eğitim ve barınma için para ödemek onlara zor geliyordur şimdi. Özgürlüğün ve kapitalizmin bedelini ödüyorlar.
10- Berlin'i sevdim. Yeşil devasa parkları, tarihi yapıları, müzeleri , düzenli ve dakik ulaşımı, çalışkan insanları ile görülmeyi hak ediyor.
Harcamalarımız:
1 €= 2.60 TL.
Uçak 390 € (2 x 508 TL.=1.016 TL.)
Sigorta 11 € (2 x 5.50 €=11 €=29 TL.)
Çıkış Harcı 11 € (2x15 TL= 30 TL)
Otel 485 € (8 gece)
Ulaşım 37 €
Yemek 145 €
Hediye 17 €
Müze 99 €
Toplam 1200 €
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder