07.10.2013 Pazar
Bu gün şehir dışında sayılan Versailles Sarayı'na gidiyoruz. M5 metrodan Austerlitz Garında inip RER C'ye bindik. RER C'de metro biletleri geçmiyor. Bilet aldık. (4 € 1 kişi). Yarım saat civarı bir yolculukla Versailles Rive Gauche istasyonunda turist tayfası ile hep birlikte inip, hep birlikte yürüyoruz, neden koşturuyorlar ki derken sarayın önündeki uzun kuyruğu görünce anlıyoruz. Halbuki biz kalabalık olmasın diye sabahın köründe gelmiştik, demek herkes aynısından yapıyormuş. Neyseki hava açık, güzel. Burada müze pass geçmiyor, kuyrukta bir 30-40 dak. bekledikten sonra içeri girebildik çok şükür. (15 € 1 kişi)
XIII. Louis'nin av köşkünün
oğlu XIV. Louis tarafından genişletilmesi ve düzenlenmesiyle 1668 yılında aynı anda 20 bin kişinin barınabileceği Avrupa'nın en büyük sarayı yaptırılmış. Saray, yüzlerce odası, şatafatlı salonları, gösterişli dekorasyonu, havuz ve heykellerle süslü göz alabildiğine uzanan bahçeleri ile gerçekten devasa bir yapı. İçerisi turist kalabalığı tarafından işgal edilmiş durumda.
|
Çabuk sıraya girelim |
|
İkiden çok kişi iseniz birisi içeri giriş sırasına girsin, diğeri de gidip biletleri alsın,turist için vakit kıymetli |
|
Bakanlar Avlusu girişinde üzerinde kraliyet armaları olan orijinal Ana Kapı'da iki tane teyze |
|
Mermer Avluya bakan saat Hercules ve Mars heykelleri ile süslü |
|
Mermer Avlu |
Saray içindeki şapelin ilk katı kraliyet ailesine, zemin katı ise saray halkına ayrılmış.
|
Şapel |
|
|
Aynalı Salon (1919 yılında 1. Dünya Savaşını bitiren Versailles Antlaşması bu salonda imzalanmış) |
|
Çok kalabalık |
|
Napoleon Taç Giydirme |
Bahçeleri gezmek için ekstra bir ücret ödeniyor ve bahçeler çok büyük olduğu için ziyaretçiler tarafından kullanılan elektrikli araçlar ile gezilebiliyor. Biz zaman alacağı için bahçeleri gezemedik.
|
Formel Bahçeler (Geometrik yollar ve çalılar) |
|
Louis XIV Heykeli |
Saraydan çıktık, yarım gün dolaşmış olduk, kalabalık seli nedeniyle bazı odalara giremedik, ben burayı beğenmedim, fazla gösterişli ve yaldızlı. RER C ile döndük. Aslında bu günün programında Eiffel'e çıkmak yoktu. Fakat havayı güneşli bulunca belki yarın hava bozar diyerek bu gün çıkmaya karar verdik. Karar vermek iyi de burada da uzun bir sıra bizi bekliyor. Bu sıra asansörle çıkmak için, yürüyerek çıkmak isteyenler ne kadar bekliyorlardı onu bilemiyeceğim ama biz bir saate yakın bekledik. Aslında beklenen asansörler, çift katlı olmalarına ve durmadan çalışıyor olmalarına rağmen sıra bekleniyor.
Kule, 1889 Paris Uluslararası Fuarı sırasında mühendis Gustave Eiffel tarafından tasarlanarak yapılmış, o zaman karşı çıkanlara rağmen bu gün Paris'in en önemli simgelerinden sayılıyor. Kulenin üç ayağından asansör ile 115 m. yüksekliğinde ikinci platforma çıkılıyor. Buradan tekrar ilave bir ücretle üçüncü platforma da çıkılıyor, ancak buraya platformun darlığı nedeniyle ancak 800 kişi çıkabiliyormuş. Çoğu insan gibi biz de ikinci platforma çıktık. Burada lüks olduğu söylenen bir lokanta var. Lokantaya çıkarsanız sıra beklemeden asansörle çıkılyormuş.Yukarıda hava güzel, çoğu kere çok rüzgarlı olduğu söyleniyor, yukarıda bir tuvalet, küçük yiyecek şeyler satan bir dükkan var. Turistlerin büyük bir kısmı baget sandviçlerini ve içeceklerini getirmiş, çok az olan oturacak yerlere yayılıp Paris manzarasına karşı karınlarını doyuruyorlardı.
|
Sıra koca alanı dolaşıyor, ben sıradan çektim bu fotoğrafı |
|
Kırmızı renkli çift katlı asansör iş başında |
|
Trocadero Bahçeleri bitiminde iki derin kıvrımlı kanadı ile Palais de Chaillot daha ötede yeni yerleşim yeri La Defense |
|
Asansör sistemi |
|
Hidrolik asansör sistemi ve lokanta |
İniş kolay, asansörü çok beklemeden indik. Biz de aşağıda oturacak bir bank bulup karnımızı doyurduk. Yürümeye devam. Pont d'lena üzerinde bizim "bul karoyu al parayı" el çabuğu marifetlilerinin Paris'li meslekdaşları sanatlarını icra ediyorlardı.
|
Seine Nehri botu kalkış yeri |
|
Trocadero bahçelerini ve fıskıyelerini geçerek 1937 yılında inşa edilen Palais de Chaillot'un arkasından dolaşarak geniş Kleber caddesine geldik.Sarayın önündeki merdivenlerden kulenin güzel resmi çekilebiliyor. Bir de fıskıyeler ile gece aydınlatma yapılıyormuş, biz göremedik.
Buradan yürüyerek meşhur Champs Elysees'e geldik. Hava güzel herkes bu geniş caddenin iki tarafına yerleşmiş ünlü mağazalara dağılmış alış veriş yapıyorlar. Burada bir banka dinlenmek için oturduğumuzda hemen yanımızda 15-16 yaşlarında erkek bir çocuk oturuyordu. Çocuğun önünde çok sayıda büyük poşetler vardı, önce anlam veremedim, sonra bir takım kadınlar ellerinde poşetlerle çocuğun yanına gelip aldıklarını bıraktılar, tekrar koşturarak alış verişe döndüler. Çocukları mallarına sahip çıkıyormuş. Biz hiç bir dükkanın içine değil vitrinine bile bakmadık. Zamanımız çok fazla değildi ve Paris'de mağazalardan daha önemli görecek o kadar çok yer var ki.
|
Champs Elysees |
Caddeden Seine Nehri tarafına dönerek Wınston Churchıll caddesi üzerinde karşılıklı yer alan Grand Palais ile Petit Palais'i gördük, burada çeşitli sergilemeler yapılıyormuş.
|
Grand Palais |
Buradan Pont Alexandre III Köprüsüne geldik. Bu nasıl bir süsleme. Paris'in gördüğümüz köprülerinin hepsi güzel ama bu köprüyü çok süslemişler.
|
Bu patenliler için trafik kısa bir süre kesildi ve grup sessizce, süzülerek yanımızdan geçip gittiler. |
Seine Nehri üzerinde tekne turu düzenleyen çok sayıda firmanın çeşitli turları mevcut. Biz hemen Eiffel kulesinin önündeki Pont d'Alma'nın ayağından kalkan Beteaux Mouches firmasına baktık, hemen kalkacak bir seferi vardı, biletlerimizi alıp, tekneye oturduk. Yaklaşık bir saati aşan klasik bir tur bu. Tekne doldu. (11,50 € 1 kişi) Ayrıca yemekli turlar da seçenek olarak var.
Bu defa üstünden geçtiğimiz köprülerin altlarından geçerek başka bir bakış açısı ile etrafı seyrettik. Saat ilerlediği için hava soğudu, herkes başlıklarını giydi. Motora bindikten kısa bir süre sonra ben de yağmurluğumun başlığını giymeye çalışırken fotoğraf makinamı düşürdüm. Teknenin kenarında oturduğum için makina nehre uçabilirdi, ucu ucuna teknenin kenarındaki su kanalında takılı kaldı. O andan itibaren de çektiğim fotolarda ışık ayarı bozuldu. Makinayı bozduk yani. Nehre gitseydi blogdaki fotoğraflar da Seine Nehrine gidecekti.
|
Dorsay Müze |
|
Seine Nehri kıyısında dans |
Yaklaşık bir saat sonra bindiğimiz yerden tekneyi terk ettik. Seine Nehri gerçekten çok hareketli bir nehir, yalnız turist tekneleri değil her türlü taşımacılık da yapılıyor. Bu gün de program değiştirerek yağışsız havadan istifade ederek yağmurlu havada zor olacak gezileri yaptık. Metro ile otelimize döndük.
|
Sabah akşam kullandığımız otelimizin altındaki metro istasyonu
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder