Paris'e gitmeye karar verdik. Pegasus'dan biletlerimizi aldık. İnternetten İbis Paris Pantin Eglise Hotel'e 6 gecelik rezervasyonumuzu yaptık. Gezi bloglarından notlarımızı aldık. Bir de tuğla gibi Paris Görsel gezi rahberini aldık. Artık yola çıkmaya hazırız.
Paris'e ben ilk defa, Nejat üçüncü kez gidiyor. Evimiz E5'e yakın olduğu için Kozyatağı otobüs durağından İETT otobüsüne binerek Sabiha Gökçen havaalanına kolayca geldik. Bavullarımız bu kez kabin boy, bir de check in işlemini internetten yaptığımız için doğrudan gümrük işlemlerini yapıp uçağın kalkmasını beklemeye başladık. Uçak gecikmeden 10.35'de kalktı. Rahat bir yolculukla 3,5 saat sonra Paris Orly Havaalanına indik.
Havaalanının önündeki otobüs durağından bizi Pont Rungis istasyonuna götürecek otobüse bindik. Bilet şöförden alınıyor. (2.5 € 1 kişi) 15-20 dak. sonra istasyona geldik. Bu otobüs Orly ile bu istasyon arasında hizmet veriyor. İstasyondan RER bileti alarak (4 € 1 kişi) RER C Hattı ile Paris'in beş tane olan ana istasyonlarından Gare Austerlitz'e geldik. RER hattı yer altından ve yer üstünden geçiyor ve uzak hatlara hizmet veriyor.
Niyetimiz bu istasyonda bavullarımızı emanete bırakarak akşama kadar dolaşmak, akşam da bavulları alarak bu istasyondan geçen M5 metro hattını kullanarak otelimize ulaşmak. Niyetimiz böyle de biz bir türlü emaneti bulamıyoruz, emanet işaretlerini takip ediyoruz, işaretler bizi gar dışına gönderiyor, sonra da emanet falan hak getire. Zenci bir koruma görevlisine sorduk, kibar görevli bizi dışardaki emanet bölümüne kadar getirdi. Emanet bölümünde aramızdaki Türkçe konuşmaları duyan görevli bayan "Türkiye'den mi geliyorsunuz, hoşgeldiniz" diyerek bize Türkçe bir karşılama yaptı, yardımcı oldu. Sonra Türkçe konuşmaları her yerde duyduk, müzelerde, metroda, alış veriş yaparken. Hele bizim kaldığımız otelin çevresi hep Türkçe konuşan bakkal, kasap, market çalışanları ile doluydu. Markete gidip bir su ver dediğinde kimse sen nerden çıktın demiyor, o derece.
Bavullardan kurtulduk. Şemsiye ve yağmurluklarımızı aldık, yağmur az da olsa yağıyor. Bu gün niyetimiz Paris için çok önemli olan Seine nehri boyunca yürüyerek Concorde Meydanına kadar giderek oradan otobüsle gara geri gelmek.
Paris'in tarihi yapılarının hemen hepsi ya Seine nehri kıyısında yada çok yakınında. Nehir boyunca giderken çok sayıda güzel köprüler gördük. Seine Nehri üzerinde 37 tane köprü varmış. Nehir Paris'i iki yakaya ayırmış ve iki taraf arasında ulaşım bu köprülerle sağlanıyor. Bazıları sadece yayalara ayrılmış.
Pont d'Austerlitz (Üzerinden M5 metro hattı geçiyor) |
Arsenal Marina |
Arsenal Marina ve uzakta Colonne de Juillet Anıtı |
Colonne de Juillet Anıtı (üstünde özgürlük perisi heykeli) |
Vosges Meydanında çocuklar |
Bu güzel meydanı gördükten sonra tekrar Seine Nehri kıyısına geri döndük. Bu bölgede Picasso Müze ve Carnavalet Müze var. Picasso Müze onarım nedeniyle kapalıydı. Her ikisini de göremedik.
Seine nehri kıyısında yürümeye devam. Etrafta o kadar çok tarihi bina, heykel, çeşme ve köprüler var ki nereye bakacağını şaşırıyor insan.
Hotel de Ville (Belediye Sarayı) |
Pont d'Arcole |
Pont Neuf ve IV Henri Heykeli |
Pont Marie |
Pont Neuf |
Pont Louis Philippe |
Pont Neuf |
Pont d'Arcole |
Pont Notre Dame ve Conciergerie |
Kıyıdan Pont Neuf'a kadar yürüdük. Birden sağanak yağmur başladı, bir binanın altına sığındık, artık Concorde Meydanına gitmektan vazgeçtik. Karşı kıyıya geçerek Austerlitz garına kadar yürüdük. Emanetten bavullarımızı alarak M5 metro ile otelimizin bulunduğu Eglise Pantin istasyonunda indik. Metro ve otobüste geçen 10'lu carnet bilet aldık, (12.70 €) Metronun çıkışı otelin hemen önünde. Giriş işlemlerimizi yaptırdık. Odamıza bavulları bıraktık, tekrar dışarı çıktık. Otele çok yakın bir market gördük, Parisliler iş dönüşü alış veriş yapıyorlardı, biz de aralarına karıştık, su, meyve suyu, peynir, meyve, baget ekmek aldık. Otele gelip bir kısmını yedik, bir kısmını da yarın için paket yaptık. Yorulmuşuz.
2.gün için tık tık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder