Sabah metro ile Bercy istasyonunda inerek hemen istasyonun yanındaki parkın içinden geçerek Flixbus otobüslerinin kalkış yerine geldik. Salı günü buradan Bremen'e gideceğiz. Gidiş provamızı yaptık, sorun yok. Buradan Avrupa'nın her yerine Flixbus otobüsleri kalkıyor. Uygun fiyatları ile yaşasın Flixbus.
Seine nehri boyunca yürüyerek Pont De Gaulle'den geçerek Jardin des Plantes'e geldik. Burası Paris'in en büyük parklarından birisi. Bahçe içinde doğa tarihi müzesi, botanik okulu ve hayvanat bahçesi var. Bahçede Korsika, Fas, Alpler ve Himalayalar'dan getirilen bitkiler ile oluşturulan bahçe ve Lübnan'dan getirilen 285 yıllık sedir ağacı var.
Bahçenin tepesinde sarmal yoldan çıkılan Gloria |
Lübnan'dan getirilen sedir ağacı |
Camiye çok yakın St. Medard kilisesinin önünde kiliseden çıkan yaşlı insanlar dans ediyorlardı, zevkle onları izledik...Evet burası Paris dedik.
Sokakta dans |
Rue Mouffetard, Romalılar döneminde Paris ile Roma'yı bağlayan önemli bir yol olan bu cadde Paris'in en eski caddelerinden birisi. Kimi dükkanlar eski tabelalarını kimisi de eski çatılarını halen taşıyor, peynir satanlar, balıkçılar, çiçekçiler, her çeşit dükkan var...belki de hafta sonu olması nedeniyle çok canlıydı...çok sevdik burayı...
Arenes de Lutece, bu büyük Roma arenasının geçmişi 2.yy sonuna dayanıyor. Burası 3.yüzyılın sonuna doğru barbarlar tarafından tahrip edilmiş ve yıllar içinde yer altına gömülmüş.Kesin yeri eski belgelerden anlaşılıyormuş. 1869 yılında burada yapılan inşaat çalışmaları sırasında yeniden keşfedilmiş ve arenanın restorasyonu için ilk kampanya Victor Hugo'nun desteği ile 19.yy başlamış fakat 1918 yılına kadar ciddi bir ilerleme olmamış. Arena 15 bin kişilik oturma kapasitesine sahip, 35 kat olarak düzenlenmiş. Hem tiyatro oyunları hem gladyatör dövüşlerinde kullanılmış . Önünden geçip fark etmedik, Çöp toplayan görevliye sorduk haberi yok, pastahanede çalışanlara sorduk onlar biliyorlardı. İçeriye girdiğimizde çocuklar gelmiş oyun oynuyorlardı. Paris'de turistik yerlerin tamamının taban yüzeyini kum gibi bir maddeyle kaplamışlar ama her yeri.. burası da öyleydi çocuklar koşarak toz kaldırıyorlardı, çok oturamadık.
Şimdi biz bu Paris'in turist geçmez yerlerini nasıl buluyoruz.Gitmeden önce Ahmet Mithat Efendi'nin "Avrupa'da Bir Cevelan" isimli tuğla kitabını okumuştuk. Ahmet Mithat Efendi, II.Abdülhamit tarafından 1889 yılında Stockholm'de gerçekleşen Oryantalistler Kongresi'nde resmi olarak görevlendirilir. Resmi görevi bittikten sonra üç buçuk ay süre ile tetkik etmek istediği Avrupa şehirlerini dolaşıp izlenim ve değerlendirmelerini notlar alır ve dönüşte bu notları kitaplaştırır. Paris'de 12 gün kalır ve işte bu Lutece Arena, Jardin des Plantes'deki Lübnan'dan getirilen sedir ağacı gibi turistlerin fazla bilmediği böyle yerleri onun sayesinde dolaşıyoruz. Tabi bunda daha önce gelip mutlaka görülmesi gereken yerleri görmemizin de etkisi var. Yoksa oraları tercih ederdik.
Buradan sonra Quartier Latin semtinde sokak aralarında dolaştık...burada Sorbonne Üniversitesi, College de France gibi köklü eğitim kurumları ve kitapçılar var. Bu bölgede kilise-anıt mezar Panteon yer alıyor, biz geçen defa gezdiğimiz için uğramadan geçtik.
Panteon |
Panteon |
St Etienne du Mont Kilise |
Hukuk Fakultesi |
Jardin du Luxembourg |
Palais du Luxembourg (1631) (Halen Fransız Senatosu) |
St Sulpice ve Fontaine des Quatre Points Cardinaux çeşmesi |
St Germain des Pres |
St German des Pres Çan Kulesi ve 1920 yıllarından beri edebiyat çevreleri ve entellektüellerin bulışma yeri olan Les Deux Magots Kafe |
Rakip kafe Cafe de Flore |
Paris garsonu mola'da |
Fontaine Saint Michel |
Sokak müzisyenleri..harikaydılar.. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder