6. Gün (Cuma) Ohrid Gölü (Makedonya)- Tiran (Arnavutluk)-Podgorica (Karadağ)
Seyahatlarda hep yaptığımız gibi erkenden kalktık, sahile inerek oteli ve çevreyi fotoğrafladık. Ohrid Gölüne vakitsizlikten bir kez girebildik. Biraz Ohrid'in gölgesinde kalmış Struga'da iki akşam halkın gezindiği nehir kenarına biz de gittik, onlarla kafede oturduk. Burada insanlar belli ki mütevazi koşullarda yaşıyorlar fakat hepsi güler yüzlü, yardımsever ve neşeliler. Marka giysileri ve AVM'leri yok ama galiba bunlara sahip olanlardan daha mutlular. Ben Ohrid ve Struga'yı çok sevdim.
|
Sabah tenhalığı |
|
Böyle de mütevazı |
|
Fiyatlar hakkında bilgi (2014'de 1 €= 62 Makedon Denarı) |
|
Sessizlik |
|
Kara Drin |
|
Struga'da otelimiz |
Bugün, yıllarca hep kapalı bir ülke olan ve çok merak ettiğimiz Arnavutluk'un başkenti Tiran'a gidiyoruz. Bu gezimizde çok sayıda sınır geçtik. Genellikle sınırlar problemsiz geçildi. Fakat yoğunluk durumuna göre bazen beklenildiği de oldu.
Tiran'a yaklaşınca Enver Hoca zamanından kalmış bunker'leri görüyoruz. Olası saldırılara karşı halkı korumak için betondan yapılmış olan bu sığınaklardan Arnavutluğun her tarafında 600 binden fazla olduğu söyleniyor.
|
Bunker (Sığınak) |
|
Tiran'a doğru |
|
1908’de Osmanlı toprağı olan Arnavutluk’da dünyaya gelen Enver Hoca, 41 yıl aralıksız iktidarda kalmış. Kruşçev
döneminde tüm ülkelerle ilişkisini kesmiş, kendine yetme politikası izlemiş. Kilise ve camileri kapatmış. 1985’te de Tiran’da ölmüş. Enver Hoca'ya ait heykellerin hepsi ortadan kaldırılmış. 1992 yılında Savaş Kahramanları Mezarlığındaki mezarı, yerel bir mezarlığa nakledilmiş.
|
İskender Bey Meydanından Enver Hoca heykeli kaldırılmış |
|
Enver Hoca Heykelinin yerine kayıpları gösteren bu levha konmuş |
Tiran yolunda Arnavutluğun 2. büyük şehri Durres'ten geçiyoruz. Burası Adriyatik Denizi kıyısında bir sayfiye şehri. Durmadan Tiran'a devam ediyoruz. Yollarda eski Mercedes arabalar dolu, Arnavutluk sanki ikinci el Mercedes cenneti.
|
Siyah Mercedes geçiyor, o kadar çoklar ki.. |
Otobüsten İskender Bey Meydanında iniyoruz. Meydanın ortasında, devasa boyutta atın üstünde Arnavutların ulusal kahramanı İskender Bey heykeli var. Emathia prensi Gjon Kastroti’nin oğlu olan (Gjergj Kastroti ) İskender Bey, Edirne'de II. Murat’a rehin olarak verilmiş, Müslüman olmuş ve içoğlanı olarak yetiştirilmiş. İskender ismini kendisine II. Murat vermiş. Daha sonra Osmanlı ordusundan kaçmış, 1444 yılında Arnavut Ligini kurmuş, tekrar Hıristiyan olmuş. Yaşamının sonuna kadar Osmanlı’ya karşı direnmiş ancak ölümünden sonra Arnavutluk 400 yıldan fazla süren Osmanlı egemenliği altına girmiş.
|
İskender Bey Heykeli |
|
İskender Bey Meydanı |
Meydanda
düzenleme yapılması nedeniyle her yer kazılmış durumdaydı, meydanın
çevresinde devlet binaları, opera gibi büyük yapılar vardı.
|
Rahibe Tereza her yerde |
|
Kilise |
Meydandaki Ethem Bey Camisi 1793 yılında dönemin valisi Ethem Bey tarafından yaptırılmış. Girişte kendisinin ve eşinin mezarları var. Enver Hoca zamanında yüzlerce cami yıkılmış, burası yıkılmamış, müze olarak kullanılmış. 1991 yılında tekrar ibadete açılmış. Caminin hemen arkasındaki saat kulesi de Ethem bey tarafından yaptırılmış.
|
Ethem Bey Camisi ve inşaatlar |
|
Halk Otobüsü |
|
Gençler |
|
Evler evler |
Tiran'da kaldığımız süre çok azdı. Hatta tur yolcuları öğlen yemeği için bir lokantaya gittiler, biz bu süreyi hiç olmazsa meydanı ve çevresini biraz daha görebilmek için kullandık. Tur otobüsü bizi sözleştiğimiz gibi Ethem Bey Camisinin önünden aldı. Bu kadar kısa sürede bir şehir hakkında fikir sahibi olmak zor fakat gördüğümüz kadarı ile yaşam koşulları Tiran'da yaşayanlar için oldukça zor.
Artık konaklayacağımız Karadağ'ın Podgorica şehrine gidiyoruz.
Geçen sene Balkan turu yapmış, çok da keyif almıştım.Hatta blogumda detaylı paylaşmıştım.Biz Bosna ve Sırbistan tarafını da görmüştük.Sizin geziniz de çok güzel olmuş.
YanıtlaSilBu arada siz de benim gibi seyahat seversiniz sanırım:) Sizi izlemeye aldım...
Evet, seyahat sevmek ortak keyfimiz, öyleyse ben de sizi izleyeyim..
Sil