23.03.2013 Cumartesi Madrid
Biz
eşimle gezmeyi, yeni yerler görmeyi çok seviyoruz. Çalışırken de fırsat
buldukça yurt içi, yurt dışı gezilere gidiyorduk. Bu defa emekli
günlerimin ilk gezisini İspanya'ya yaptık. Arkadaşlarımız Gülay-İbrahim
Direk çifti Paskalya tatiline rastlayan dönemde 23-30 Mart 2013 tarihlerinde düzenlenen İspanya turuna katılmayı planlamışlar, biz de onlar ile birlikte gitmeye karar verdik. Aslında biz eşimle gezi planımızı kendimiz yaparak gezmeyi daha çok seviyoruz fakat tur
ücreti cazip gelince turun sadece uçak, otel ve şehirler arası
aktarma imkanlarını kullanarak katılmaya karar verdik. Arkadaşlarımız da aynı
fikirde olunca ekstra turlara katılmadan kendimiz gezmeyi planladık. Böylece her gezimizde olduğu
gibi internetten şehir haritaları, metro planları, müze bilgileri vs.
bilgiler derlenmeye, notlar alınmaya başlandı. En çok da bu şehirlere
gidenlerin bloglarında aktardıkları bilgiler işimize yaradı. Yaşasın
internet.
Madrid'e uçuş 23 Mart Cumartesi 04.25'de olduğu için taksi dışında o saatte ulaşım imkanı olmaması nedeniyle arkadaşlarımız Maltepe'deki evlerinden Kozyatağı'na uğrayarak bizi de aldıktan sonra Yeşilköy'e Atatürk Havalimanına ulaştık. Bir süre Yapı Kredi'nin ağırlama salonunda oturduk, yedik içtik.
Tura katılan 3 yıldızlı, 4 yıldızlı, yakın otel, uzak otel vs. bütün gruplar Onur Havayolları özel seferi ile yolculuk yapacaklar. Uçak zamanında kalktı ve rahat bir yolculukla 4 saat civarında Madrid Barajas Havaalanına indik. Ben uçakta hiç uyuyamadım. Sorunsuz gümrük kontrolünden sonra tur yolcularını bekleyen otobüslere dağıldık. Bizim rehberimiz Ayşegül Kudunoğlu isminde 21 yıllık tecrübeli bir rehber.
Hava kapalı fakat yağış yok.
Hemen panoramik tur başladı. Las Ventas Arena (Boğa Güreşi Arenası),
Estadio Santiago Bernabeu Stadı (Real Madrid Stadı), İspanya Meydanı,
Palacio Real (Kraliyet Sarayı),
Catedral de la Almuden panoramik turla görüldü.
Atocha tren istasyonu yakınında biz turdan ayrıldık. Kraliyet Sarayı ve
İspanya Meydanını tekrar görmek isterdik ama bir daha buraya gelmek
mümkün olmadı. İspanya Meydanında Don Kişot ve Sanço Panza heykelleri
çok güzeldi.
Plaza de Toros, bu Arenada İspanya'nın en iyi matador ve boğaları gösteri yapıyorlarmış.
Don Kişot ve Sanço Panza |
Amacımız bir gün
sonrasına gideceğimiz Toledo için bilet almak. Atocha istasyondan tren
yolculuklarında % 40 civarında indirim sağlayan 60 yaş üstü indirim
kartını (Tarjeta Dorada) (5,15 €) aldık. İbrahim ile Nejat bu indirim
kartından çok faydalandılar. Bu seyahatte demiryollarını (Rodalies, Renfe) çok
kullandığımız için bu karttan faydalandık. Yalnız bu kart hızlı trenlerde
geçmiyor, normal trenler ve banliyö hatlarında geçerli. Metro ve
otobüslerde de geçerli değil.
İstasyondan
çıktıktan sonra hemen yakınındaki Reina Sofia Müze'ye gittik. Cumartesi
günü 14.30-21.00 saatleri arası ücretsiz. Mevsim uygun olduğu için sıra
beklemeden 4 katlı müzenin en üst katından dolaşmaya başladık ve hata ettik, çünkü bu tür büyük
müzelerde kısıtlı zaman içinde herşeyi görmeye çalışmak çok yanlış bir yöntem. Müzenin önemli
eseri Picasso'nun Guernica'sını gördük, ben daha küçük boyutlarda bir eser
zannediyordum.
Uykusuz olmanın da etkisiyle çok yorularak müzeden çıktık. Müzenin
hakkını veremedik doğrusu.
Yürüyerek Paseo Del
Prado üzerinden Neptün Çeşmesini, Cibeles Meydanını, Puerta De Alcala
kapısını geçerek Arkeoloji Müzesi ve Kütüphanenin ortaklaşa kullandığı
binaları görerek Madrid'in ünlü ve marka butiklerinin yer aldığı Serrano semtine geldik. Burada olduğunu okuduğumuz Merkado pazarını aradık fakat kapanmıştı, göremedik, çok yorulduk, yağmur da başlayınca
otele gitmek üzere Colon Meydanından metroya bindik. Kaldığımız Holiday Inn Airport Otel 2. zone' daydı ve metro biletimiz 10' lu bilet (18.40 €). Bu bileti
Madrid'de bir kaç kez aldık. Kaldığımız otel
havaalanına yakın. San Fernando metro istasyonunda inip (metro ile merkezden 35 dk )
çok acıktığımız ve geç vakit olduğu için San Fernando'da bulduğumuz barımsı bir yerde birer sandviç yiyerek ve bira içtikten sonra taksi ile (7-10 €)
otele ulaştık. Bu gün
uykusuzluk nedeniyle çok yorulduk.
24.03.2013 Pazar Madrid
Sabah
dinlenmiş olarak kalktık kahvaltı sonrası taksi ve metro ile Puerto Del Sol
Meydanına (Güneş Kapısı ) geldik. Hava çok güzel. Burası 10 sokağın buluştuğu bir meydan. Karayolları ağının 0 km si. Şehrin simgesi kocayemiş ağacına tırmanan ayıcık heykeli de burada. Madrid ve daha sonra göreceğimiz Toledo ve Zaragozada sokak
ve meydan isimlerini gösteren duvar panoları birer sanat şahaseri, çok beğendik, mümkün olsa da hepsini fotoğraflayabilseydik.
Geniş Alcala caddesindeki muhteşem binalara
hayran olarak Cibeles Meydanına ulaştık.
Thyssen Müzeye gittik fakat ücretsiz gün konusunda ben yanılmışım, pazartesi günleri 12.00 ile 16.00 arası ücretsizmiş. Giriş ( 9 €) aslında çok bir ücret değildi ama güzel hava nedeniyle sokak dolaşmasını tercih ettik galiba.
Plaza Mayor yakınında San Gines Kilisesinin arkasında
Calle de Arenal (Arenal Sokağı) üzeri Joy Disko yanındaki sokakta 1894 den beri yer alan
Chocolateria San Gines de Churro ile çikolatalı sosundan yedik, kızartılmış hamur çubuklar çikolatalı sosa batırılarak yeniliyor,
lezzetliydi, 4 kişi (16 €). Kuvvet topladık yürümeye devam.
Madrid'in en eski ve ünlü meydanı Mayor Meydanı, geçmişte idam sehpalarının kurulduğu, boğa güreşlerinin yapıldığı meydan günümüzde bar, cafe, restoranları, sokak gösterileri ile meşhur. Buradan yakındaki Mercado De San Miguel pazarına gittik. Herkes keyfince
ayaküstü bir şeyler yedi burada. (3-5 €) Herşey çok güzeldi. Tapaslar,
peynirler, şaraplar, paella...
Kiliselerin önlerinde zeytin dalları ve buğday sapına benzer yapraklar satılıyor ve bunlar alınarak kiliselere ayin için giriliyor. Sonraki günlerde bu sarı renkli yaprakları bazı kiliselerde ve ev balkonlarında da gördük. Sanki bereket sembolu gibi.
Pazar günleri kurulan El Rastro Bitpazarı'na gittik. Çok kalabalık ve büyük bir pazar. Her tarafını dolaşmak mümkün değil. Çok vakit kaybetmeden Prado Müzeye yollandık.
Prado
Müzeye Pazar günü 15.00-17.00 saatleri arası ücretsiz saatlerde biraz bekleyerek girdik. Bu gezilerde müze ve diğer katedral vs giriş ücretleri toplandığı zaman epeyi bir tutara ulaşıyor, bu nedenle müzelerin serbest saatlerini seyahat planına yerleştirerek dolaşmak ciddi oranda tasarruf sağlıyor. Müzelerin hepsinin internet sayfalarından serbest gün ve saatleri bulunabilir. Müzeyi daha önce belirlediğimiz
önemli resimlerin olduğu odaları planda işaretleyerek dolaştık. Müze gezmek seyahatlerin en zor, yorucu ve fakat zevkli tarafı. Yorulunca bir süre sonra
bütün resimler birbirine karışıyor ve bakamıyor insan. 2 saat buradaki
mesaimiz de bizi çok yordu fakat çok güzel resimler gördük, yarın gene
geleceğiz. Buradaki Goya, El Greco, Velazquez, Rubens, Raphael eserleri mutlaka
görülmeli. Hepsi çok güzel.
Artık akşam yemeği saati ve yemeği hak ettik, Plaza Mayorda sabah gözümüze kestirdiğimiz bir lokantaya (Museu del Jamon) oturduk. Hava güzeldi dışarda oturduk, Madridlilerin de tercih ettiği yer iyi bir tercihmiş, çok memnun kaldık. Her ülkede yerli halkın tercih ettiği yerler yabancıları hiç yanıltmaz zaten. Deniz ürünlü pealla, peynir ve jambon yedik, sangria (kırmızı şarap, meyve suyu, meyveler, buz karışımı) içtik. (55 €) 4 kişi hesap ödedik. Metro ve taksi ile otele döndük.
Sabah
gene erken yola çıktık, taksici ile yaşadığımız dil sorunu
nedeniyle ufak bir kriz yaşasak da Atocha İstasyonuna zamanında geldik. Hızlı tren rahat
ve konforlu. Toledo gidiş-dönüş ücreti (18.80 €.)
35 dk.
sonra Toledo'nun çok güzel istasyonuna indik. Arap etkisi istasyon
işlemelerinde çok belirgin, istasyonun önünden otobüsler kalkıyor fakat
biz 4 kişi olduğumuz için taksi ile (4.60 €) Zocodover meydanına geldik.
Toledo üç tarafı Tagus nehri ile çevrili tepeye kurulmuş bir yerleşim. Meydana bakan El Foro pastanesinden Toledo'nun meşhur marzipanlarından (mazapan) alarak yedik. Bildiğimiz badem ezmesi. İ.Ö. 590 yılında Yahudiler tarafından kurulan, Romalılar, Ostrogotlar,
Vizigotlar ve Arapların egemenliğinde kalan eski başkentin sokaklarını dolaşmaya başladık. 1227 yılında yapımına başlanan Toledo Katedraline
gittik ama girmedik. İspanyada hemen bütün katedraller ve kiliselere giriş
paralı. Katedral ve kiliseler üst üste görülünce hepsi birbirine
karışıyor, gerçi şimdi neden girmedik diye hayıflanıyorum o da
başka.
Iglesıa De Santo Tome Kilisesinde, El Greco'nun Orgaz Kontunun
Cenaze Töreni adlı resmini gördük. (2,5 €) Kilise 14. yy. bir cami
üstüne inşa edilmiş. Resim 1586-1588 de yapılmış, sanki yeni yapılmış gibi. Marketten içecek alıp, sandviçlerimizi
yedik. 2 Sinagog; Santa Maria la Blanca ve El Transito ile Casa Museu dei Grego
pazartesi günü olması veya paskalya nedeniyle kapalıydı kapılarına kadar
giderek dışardan resimledik.
Meydana yakın bir sokakta El Cafe De Los Monjas adında ve vitrininde marzipanların eski yıllarda rahibeler tarafından
yapılmasını sergileyen çok sevimli bebekler olan cafede birer kahve
içtik ve dinlendik. San Juan De Las Reyes Kilisesini de dışardan gördükten ve küçük
grubumuza serbest saat vererek sokaklar arasında kaybolduktan sonra
tekrar Zocodover meydanında buluştuk. Alcazar Askeri Müzeyi dışardan gördük. Hava hafif yağmur atmaya
başladı, taksi ile istasyona döndük ve trenle tekrar Atocha'ya
geldik. Zocodover meydanından hareket eden ve şehrin etrafını dolaşan küçük trene
binemediğimiz ve Katedrali gezmediğimiz için
şimdi pişmanlık duyuyorum. Siz bizim gibi yapmayın.
Toledo'nın meşhur çelik kılıçları |
Madride gelince hemen yürüyerek Prado Müzeye geldik, bugün de
ücretsiz gün ve dün göremediğimiz resimleri gördük. Bu
müze gerçekten çok zengin. Belki 4-5 gün ayırmak lazım, biz 2 günde toplam 4
saat gezdik. Bu müzede daha planlı ve 2 güne yayarak dolaştığımız için daha verimli bir ziyaret oldu. Prado müze mutlaka görülmeli.
Yorgun bir şekilde müzeden ayrıldık ve akşam yemeği için dün akşam Plaza Mayor'da yediğimiz ve memnun kaldığımız restorana gittik. Bu defa sarmısak çorbası, peynir tabağı, sebzeli bir yemek, bira içtik 4 kişi (60 €) verdik. Otele döndük.
Madrid'de Retiro Parkına gidemedik. Bir kaç kez niyetlendik fakat büyük bir alan olması nedeniyle daha çok zaman ayırmak gerektiğini düşünerek göremedik.
Madrid'de ve daha sonra
gideceğimiz Barcelona'da sabah saat 7.00 kalkış 8.00 otelden çıkış akşam
23.00-24.00 otele dönüş programı uyguladık. Ekip arkadaşlarımız bizden
daha antremanlı ve zayıf oldukları için yollarda onlar biraz bizi
beklemek zorunda kaldılar, onlar kadar hızlı yürüyemedik, arada kendi
grubumuz için de serbest saatler yapmaya çalıştık.
26.03.2013 Salı Yolda Zaragoza
Sabah
bütün turla birlikte otobüse doluştuk ve Barcelona'ya doğru yola
çıktık. Yol üzeri Aragon özerk bölgesinin başkenti Zaragoza turu var (20 €), Ebro nehri kıyısında Pilar Meydanını, Katedrali dolaştık. Centro Merkad denilen kapalı alış veriş
merkezini gezdik.
Kilise yolunda |
8 saat civarı bir yolculuk sonrası Barcelona'daki zone 2'de yer alan otelimiz Hotel Campanile Barbara Valles'e ulaştık. Otelin hemen karşısında Baricentro alışveriş merkezi var, akşam yemeğini orada yedik, sosis, patatesli tortilla ve bira, alış veriş merkezi saat 22.00 de kapatılıyordu, biz de bu saatte oradan ayrıldık, otele döndük. Ben 1979 ve 1998 yıllarında Akdeniz turu yapan Denizyolları gemisi ile 2 kez Barcelona'ya gelmiştim ancak bu gezilerde limanda bir gece kalındığı için sınırlı sürede gezilebilecek yerleri gezebilmiştik. Bu defa Barcelona'da 4 günümüz var.
27.03.2013 Çarşamba Barcelona
Sabah panoramik tur. Montjuic tepesine giderek Barcelona tepeden görüldü. Gaudi eseri Sagrada Familia'yı daha önce de 2 kez görmüştüm, yeni ilaveler yapılmış. Sagrada Familia'nın içine girmedik. Katedrali gördük, Port Vell otobüsle geçerken görüldü. Tur bizi Catalunya Meydanında bıraktı.
La Rambla
üzerinden kalabalıkla yürüyerek Boqueria'ya geldik,
burası meyve ve sebze satıcıları, balıkçılar, şarküteriler, pastahaneler ve daha bir çok çeşit ürünün satıldığı ve aynı zamanda yemek yemenin de mümkün olduğu çok güzel bir pazar yeri. Kalabalıktan bir süre bekleyerek oturacak bir masa
bulabildik ve 4 dil balığı, birer kadeh şarap, bir tabak kızarmış bibere (80 €)
verdik, ortam gerçekten çok güzeldi, üstüne de
doğranıp hazır satılan meyvelerden aldık, onlar da çok taze ve lezzetliydi.
La Rambla'dan Colom anıtına kadar gittik yol üzeri ressamlar ve heykel insanları izledik. Gaudinin yaptığı evi Palau Guell'i dışardan gördük.
Internetten bulduğumuz Tarantos (10 €) flamenko gösterisine akşam gittik, yarım saatlik bir gösteri. La Ramblada (Colom heykeline daha yakın) denize doğru yürürken sol tarafta, Plaça Reial meydanında. Genç dansçılar ve fiyatı çok uygun. Diğer yerlerdeki gösterilerde (35-50 €) ücretsiz içki ikram ediliyor, burada dileyenlere ücreti karşılığı içki servisi var. Saat 20.00 de gişe açılıyor. Tavsiye edilir.
Çıkışta yorulduk, bira, fıstık vs aldık otelde odada içip sohbet
ettik. Buradaki otele ulaşım Catulunya Meydanından 35 dk civarında banliyö treni ve sonra taksi
ile yapılıyor. Banliyö gidiş-dönüş (4,70 €), taksi (8-10 €). Burada da taksiler genellikle telefon ile çağrılıyor ve hareket ettikleri noktadan saatlerini açarak yola çıkıyorlar fakat yakın yerlerden geldikleri için fazla yazmıyor. Özellikle merkeze uzak banliyölerde taksi durağında taksi beklemiyor, taksi durağı levhalarının üstünde bir telefon numarası bulunuyor ve o numarayı arayınca taksi bulunduğunuz yere kısa sürede geliyor.
28.03.2013 Perşembe Barcelona
Bu
gün gezi planında Figueres ve Girona var. Barcelona Sants istasyonuna
gittik, Sants-Figueres tren ücreti (11.20 €) yol 2 saat civarı sürüyor.
Yolda Paskalya tatili olması nedeniyle bisikletleri ile pikniğe giden
bebekli aileler gördük. Vagonların bazıları bisikletle binecekler için
ayrılmış. Medeniyet. Etrafı seyrederek Figueres vardık. Bizim burada kalış süremiz
çok fazla değil bu nedenle gardan şehir haritası alarak buradaki
hedefimiz olan Dali Müzeye yürüyerek yollandık. Burada da mevcut olan Catalunya Meydanı ve Rambla'yı geçerek Dali Müze'ye (12.00 €) 15 dk.da ulaştık. Fazla kalabalık olmayan bir sıra vardı. Burada Dali'nin gençlik ve
olgunluk resimleri, kullandığı ev eşyaları ve kişisel eşyaları
sergilenmekte. Dali bir deha.
Figueres' den Girona' ya gitmek için
tekrar trene bindik. (5.10 €). 35 dk. sonra Girona Gara indik. Hava
yağmur atıştırmaya başladı. Biraz sonra da yağmur indi ama nasıl bir yağmur sel götürüyor, kapı
aralıklarına sığınmamıza, yağmurluk ve şemsiyelerimize rağmen
pantolonlarımız ve ayakkabılarımız su içinde kaldı. Seyahatin en berbat
bölümü burası oldu. Burada göreceğimiz Girona Katedrali ve Esglesia de
Sants Feliu Kilisesini şöyle bir görüp tekrar gara geldik. Girona'dan pek bir şey anlamadık. Aslında kapalı bir mekana sığınıp yağmurun geçmesini beklememiz lazımdı ama yağmurun şiddetinden bir cafe bile bulamadık. Girona- Sants
(7.80 €) verdik. Dönüşte otele komşu market Baricentro'dan alış veriş yapıp, biraz bir şeyler atıştırıp, ıslanan
kıyafetlerimizi çıkartıp, hemen dinlenmeye çekildik.
29.03.2013 Cuma Barcelona
Yeşil hat metro ile Vallarca durağında inerek yürüyerek ve yürüyen merdivenlerle tırmanarak Guell Parkına ulaştık. Park, 1910-1914
yıllarında yapılmış ve yaptıran ailenin adını
taşıyor. Mozaik kaplı baca, Gaudi evi, dalga şeklinde mozaik kaplı oturma
yerleri ve kertenkele havuzlu girişi ile Gaudi eseri. Kertenkele
havuzda resim çektirmek isteyen turistlerden yer bulmak mümkün değil.
Norveçli bir koro topluluğu konser veriyorlardı bir müddet de onları
izledik.
Metro ile İspanyol Meydanına geldik, Barcelona'da artık boğa güreşleri yapılmıyormuş, şimdi alış veriş merkezi olan Arena'yı, çan kulelerini, Museu Nacional d'art de Catalunya (Güzel Sanatlar Müzesi) ve önündeki görkemli havuzları gördük. Yukarı çıkmak için buraya
yürüyen merdivenler yapmışlar. Burada haftanın belli günleri havuzlarda Magic Fountain ses ve ışık gösterisi yapılıyormuş, biz gidemedik.
Pablo Espanyol'a (İspanyol köyü)
yürüdük. (13 €). Montjuic tepesinde yer alan bu mekan 1929 yılında uluslararası
sergi için tasarlanmış. 116 değişik bina inşa edilmiş. Aslında turistik amaçla inşa edilmiş ama gene de tavsiye edilir. Yürüyerek
Catalunya Meydanına döndük, yorulunca bir kahvede oturup
kahvelerimizi içip, ayaklarımız dinlendirdik.
Sırada Gaudi evleri
var. La Pedrera taş ocağı anlamına geliyor, Casa Mila da deniyor.
(16,50 €) 1906-1910 yılları arasında inşa edilen bu bina iki
dairesel avlunun etrafında şekillenmiş, dalgalı denizde yosun izlenimi
vermek istenmiş, çatısı ilginç etrafı gözlüyormuş hissi veren bacaları
çok hoş, bir katı da dönem eşyaları ile düzenlemişler gezilebiliyor,
ayrıca Gaudinin eserlerini yaparken etkilendiği doğa metaryalleri ve binaların
yapılış şekli de sergileniyor burada. Diğer dairelerde normal yaşantı
sürüyor, enterasan olsa gerek her gün kapınızın önünden bütün dünya insanları
geçiyor. Bu ev görülmeli. Meşhur marka alışveriş
mağazalarının, cafelerin yer aldığı Gracia caddesi üzerindeki diğer bina
Casa Batllo' ya geldik artık hava
kararmıştı, evler aydınlatılıyordu içine girmeden dışardan gece
görüntüsünü gördük.
Catalunya Meydanı üzerinden tekrar La Ramblaya geldik burada daha önce gördüğümüz Plaça Reial yakınındaki Grill Room restorana geldik, yorgun ve açız fakat içerde yer yok,
listeye adımız yazdırdık, 20 dk sonra geldik, neyse şansımıza lokantanın en güzel masasına oturduk, deniz
ürünlü paella, balık, mini kalamar yedik, bu defa kırmızı şarap içtik. 4
kişi (55 €) hesap geldi. Catalunya meydanına yürüyerek otele döndük.
İspanyada
son günümüz sabah otelde bavulları emanete bıraktık, odaları boşalttık,
şehre indik, Picasso Müzeye gittik. (11 €) Fazla uzun olmayan bir kuyruk vardı. 1881 de doğan sanatçının 1896 yılı
gençlik eserlerinden başlayarak klasik eserleri, mavi ve pembe dönem
eserleri ile kübist eserleri sergilenmiş. Velazquez'in eseri Las Meninas
ile ilgili yaptığı resimler çok ilginçti, ayrıca Picasso'nun seramik
çalışmaları da müzede sergileniyor. Picasso, Dünya
tarafından değerinin anlaşıldığını yaşarken gören nadir sanatçılardan.
Müzeden sonra küçük grubumuza serbest zaman tanıdık, biz Nejatla Mare Magnum denilen limana gittik hava çok güzeldi herkes limanda güneşe uzanmış yiyip içerek dinlenerek zaman geçiriyordu, biz iki turist de aralarına karıştık.
Barri Gotik eski mahelleye gittik bir kaç kez geçtiğimiz yerlerden tekrar geçtik.
La Rambla üzerinde Carrefour var oradan sandviç ve meyve suyu aldık. La Rambla üzerinde oturarak, gelen geçeni seyrederek
yiyeceklerimizi yedik.
Akşam buluşmak için sözleştiğimiz Catalunya Meydanına gittik. İbrahimle Nejat bavulları
almak üzere otele döndüler, biz de Gülay ile havanın da soğumuş olması
nedeniyle fazla dolaşmadan turun şehirdeki oteline gittik, orada 2 saat kadar
oturduk, bekledik, tur otobüsü geldi, havaalanına geldik, 00.30 uçuşumuz 1 saat
rötarla 1.30 da kalktı. 2,5 saatte Yeşilköye indik. Arkadaşlarımız arabalarıyla bizi evimize bıraktılar. Bir gezi daha böylece sorunsuz, keyifli bitmiş oldu. Artık yeni seyahatlere..
Genel Bilgiler
Harcamalar
Tura 500 € (Otel-Aktarmalar-kahvaltı)
Müze 85 €
Ulaşım 52€
Hediye 50 €
Yemek 95 €
Uzak Ulaşım 43 €
Toplam 825 € (Bir kişi)
İspanyolların çoğu kendi dilleri dışında lisan bilmiyorlar, ancak çok iyi niyetli insanlar, sorduğunuz yeri anlıyor ve ispanyolca ve vücut lisanı ile mutlaka anlatmaya ve yardıma çalışıyorlar. Biz yarı ingilizce onlar ispanyolca çok bir güzel anlaştık.
Madrid ve Barcelona gayet emniyetli şehirler, her yerde sokaklarda, metroda, tren istasyonlarında polis dolaşıyor ve çok yardımcı oluyorlar. Diğer bazı Avrupa ülkeleri metrolarında görülen evsiz ve içici tayfasını hiç görmedik. Ama tabi kalabalık pazar yeri, metro girişleri gibi yerlerde gene de dikkatli olmak lazım. Biz hiçbir olumsuz olaya şahit olmadık.
Biz kaldığımız otellerin konumu nedeniyle ve Toledo ve Figueres-Girona yolculuklarında hep tren ve metro kullandık. Hiçbir sıkıntı ile karşılaşmadık, çok düzenli çalışıyorlar. Otobüse hiç binmedik.
Madrid ve Barcelona metro haritaları: