13 Ekim 2024 Pazar

Ayağım Kırıldı

Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir. (John Lennon)



9 Ekim/16 Ekim tarihler arasında Zürich'e gitmek için uçak biletlerini alıp, otel rezervasyonlarını yapmıştık.İsviçre'den Almanya'ya geçecek,Konstanz Gölü kıyısında kalacak, çevre yerleşim yerlerini gezip sonra da Zürich'i de görerek ev dönecektik. Plan böyleydi.

Bir taraftan gideceğimiz yerlerin hava durumlarına bakıyor, çok mu soğuk olacak, kışlıkları alalım diye düşünüyorduk. Çarşamba günü sabah erken uçuş var diye Pazartesi sabahı eşimle banka işlemlerimizi yaptık,  ülke dışı sağlık sigortamızı yaptırdık, yurt dışı vergimizi ödedik,telefonumun dış ülke paketini aldık, özetle seyahat için her işimizi bitirdik.  Bu arada da öğleden sonra diş doktoruna randevum vardı, Doktor dönüşü Küçükyalı'dan Kazasker'e geldim, ordan da eve yürümek niyetindeydim.Yürürken düz yolda ve ayağımda spor ayakkabılar varken kaldırım taşlarının aynı seviyede olmaması nedeniyle taşa takıldım ve yüzü koyun yere düştüm.Çevreden geçenler yardım etti, kalktım.İlk anda sadece dizim ve elim ağrıdı, kanama yok, eve kadar yürüdüm, eve geldiğimde sağ ayak bileğim şişti, buz koydum.Bakalım bu gece nasıl geçecek bekleyelim dedim ama ertesi sabah hastaneye gidip röntgen çektirelim bir şey yoksa geziye giderim diye düşündüm. Röntgende sağ ayak bileğimde fibula kemiği kırılmış..ne olacak derken dr atel takacağız ve 4 hafta atel ayakta kalacak dedi.Atel takıldı, mumya ayak şeklinde eve kös kös döndük. 

Şimdi evde bastonla dolaşıyor, kitap okuyor ve dışarı çıkamadığım için sıkılıyorum. Sağlık olsun diyor, daha kötüsü olmadığı için halime şükrediyorum.

Neye niyet neye kısmet.


31 Temmuz 2024 Çarşamba

Berlin Gezisi (27.06.2024-02.07.2024)

 

Brandenburg Tor

Erken satışdan Pegusus'dan aldığımız biletlerle Berlin'e gidiyoruz. Bu defa uçuşumuz 16.40'da Sabiha Gökçen Havaalanından..Yine metro ile Sabiha Gökçen'e kolayca vardık.Check in işlemlerimizi daha önce yapmış olmamıza rağmen yine de üç saat önce hava alanına gittik. Bu davranış şekli de yaşlı davranışı..Ümitle beklerken uçağın 1 saat 20 dakika gecikeceği bilgisi ekrana düştü. Yapacak bir şey yok,bekliyeceğiz..Neyse gecikme ötelenmedi uçağa alındık ve uçak kalktı. Uçakta geçikme özürü olarak su ve kek dağıtıldı. Yaklaşık 3 saatte Berlin'e vardık. Sınır girişinde tek soru sormadan pasaportlarımızı damgaladılar. Her halde yazık bu yaşlılar gezsinler, burada çalışacak halleri yok diye düşünmüşlerdir.

Berlin Brendenburg Hava Alanı

Biz 2013 yılında da  Berlin'e gelmiş. 9 gece kalmıştık,o geziyi de Emekli Hayat'a yazmıştım. Berlin'in değişik bir özelliği var, 2.Dünya Savaşı ve sonrası şehre örülen duvarın ayırdığı hayatların acılarını yaşamış bir şehir. Bu defa 5 gece kalıp şehirde ne değişiklikler olmuş bakalım dedik. 

İlk gelişimizde hava alanından çıktıktan sonra yer üstünde biraz yürüdükten sonra S Bahn tren istasyonuna ulaşıp oradan şehre gidiliyordu, biz biliyoruz ya.. yine aynı yolla gideceğiz diye istasyon binasından dışarı çıktık, her şey değişmiş, yol falan yok. Otomattan tren bileti almaya uğraştık, yanımızda sadece 100 € olduğundan ve otomat daha küçük değerde para kabul ettiğinden bir şaşkınlık yaşarken, yanımıza yaklaşan bir güvenlik görevlisine Almanca sormaya çalışırken adam Türkçe konuşmaya başladı. İçerde hava alanında kambiyo standında para bozduklarını söyledi.  Sonra bütün gezi boyunca her görevde ve her yerde Türkçe konuşan birileri bulunuyor.

Berlin'de toplu taşıma 3 bölgeye ayrılmış ve hava alanı merkeze göre 3. bölgede.. ABC bileti almak lazım.Biz dönüşte de kullanırız diye 4' lü bilet aldık,daha indirimli oluyor (ABC zone dörtlü bilet 15 €) Yanlış zone alınırsa bilet başına 60 € ceza kesiyorlar. Sonra hava alanı binasından alt kata S Bahn platformuna indik ve biletleri otomattan damgalattık. Bu yapılmazsa bilet yok hükmünde oluyor ve yine 60 € ceza yazılıyor.Südkreuz istasyonundan aktarma yaparak otelimizin olduğu Anhalter istasyonunda indik.İstasyon, otele 5 dakika uzaklıkta...

Otelimiz geçen geldiğimizde de kaldığımız İbis Potsdamer Platz..Ulaşım kolaylığı ve bütün  İbis otellerinde var olan standartlar nedeniyle tekrar tercih ettik. Ulaşım kolaylığı deyince Berlin'de ulaşım sorunu yok, tren, metro ve otobüsler şehrin her tarafına Alman dakikliği ile mükemmel ulaşımı sağlıyorlar.

Almanya'nın başkenti Berlin 3,6 milyon nüfusa sahip. 200.000 den fazla Türkün yaşadığı bir şehir. 2.Dünya Savaşında ağır bombardımanlar yaşayan şehirde yüzbinlerce insan hayatını kaybediyor.1945 yılında teslim olan şehir, ABD, İngiltere, Fransa ve Sovyet askerleri tarafından yönetiliyor. Ardından soğuk savaş yılları ve 1961 yılında inşa edilen Berlin Duvarı ile kent ABD ve Sovyetler'in kontrolüne geçiyor. Demokratik Almanya Cumhuriyetinin baş kenti oluyor. 1989 yılında nihayet utanç duvarı yıkılıyor ve 1991 yılından itibaren Almanya'nın başkenti oluyor. Çok acılar görmüş bu şehirde yıllar geçmiş olsa da bu kötü günlerin anıları her yerde görülüyor. Belki de insanlığa ders olsun diye özellikle sergiliyorlar, tabi anlayan insanlara, siyasilere...

Checkpoint Charlie
( Doğu ve Batı Almanya arasındaki 3 geçiş noktasından birisi)

Unutulmasın diye duruyor

East Side Gallery'de,1979 yılında Doğu Almanya'nın kuruluşunun 30, yılında Sovyetler Genel Sekreteri Leonid Brezhnev ile Doğu Almanya Başkanı Eric Honecker'in  sosyalist selamlaması öpücüğü...Almanca ve Rusça yazıda ise “My God, Help Me to Survive this Deadly Love” (Tanrım, Bu Ölümcül Aşktan Kurtulmama Yardım Et)

East Side Gallery (Utanç Duvarı)
 ( 40 küsur km. uzunluğundaki duvarın bırakılan 1,3 km.lik.kısmı sanatcılar boyamış)

The Kiss of Death

Oberbaum Brücke

Holocaust Memorial
(Katledilen Yahudiler Anıtı)

2.711 küçüklü büyüklü granit taş'dan anıt


Topographie Des Terrors (duvarda savaş fotoğrafları)
Berlin (1933-1945)

Hitler'in son karargahı ve intihar ettiği yer
(şimdi yerinde bir yerleşim yeri var)

Brendenburg Tor'da neşeli turistler
(Bölünme sırasında Batı Almanya tarafında kalmış)
 (Konser, gösteri ve neşeli turist kalabalıklarına uğramış tarihi kapı)

Berliner Dom
(Berlin Katedrali)

Spree Nehri ve Katedral

Alexanderplatz'da Berliner Fernsehturm
(Alex meydanında TV kulesi)
 (Kuleye çıkılıyor geçen gelişimizde çıkmıştık güzel görüntü alınıyor)

Alexanderplatz'da Neptün Çeşmesi
Reichstag Binası (Parlamento)
Katedral ve TV kulesi

Muzeumsinsel (Müzeler Adası) geçen gelişimizde gördüğümüz için bu defa ziyaret etmedik. Ağırlıklı olarak  ülkemizden giden eserleri sergileyen ve Berlin'de en çok ziyaret edilen müze olan  Pergamonmuzeum 2026 yılına kadar geçiçi olarak kapalıymış. 

Altes Muzeum
Rothes Rathaus (Belediye Sarayı)

Belediye Sarayı

Humbolt Üniversitesi

Bebelplatz
(Nazilerin kitapları yaktığı meydan)

Humbold  Üniversitesi

Kaiser Wilhelm Anıt Kilise
(Savaşta bombalanmış ve onarmadan korumuşlar)

Karl Marx-Friedrich Engels
(Güzel bir parkta olan bitene bakıyorlar)

Soğuk savaş döneminde uzun bir süre boş kalan Potsdamerplatz  birleşmeden sonra sanki kentsel dönüşüme uğramış ve başta Sony Center olmak üzere otel, restaurant, kafe, dev alış veriş merkezleriyle çevrelenmiş. Alanda 1924 yapımı Almanya'nın ilk trafik lambası da yer alıyor.

Potzdamerplatz
(Ortada yeşil renkli ilk trafik lambası)

Sony Center

Ve geldik Kreuzberg'e..Burası küçük Türkiye...Her yerde Türkçe konuşuluyor, dükkanların neredeyse hepsi Türkler tarafından işletiliyor. Kaldırımda yürürken "abi gel çay iç" diyen bizim esnaf..




















Sanatçı Ayşe Erkmen'in miş'li binası

Bir gün de Potsdam'a gittik. Buraya gitmak için yine ABC zone bileti almak lazım. Biz gidiş dönüş 4'lü bilet aldık ve iki kişi için 15 € ödedik.Yaklaşık 45 dakikada varılıyor. İstasyondan çıktıktan sonra hemen istasyon önünden kalkan otobüslerle Sanssouci Park ve Sarayına gidiliyor. Mesafe yaklaşık 4 km. kadar.

Park gerçekten çok büyük, her yerini dolaşmak epeyi zaman ister..Parkın içinde bir değirmen var, içi dekore edilmiş, değirmen ürünleri hatıra olarak satılıyor. Değirmenin çarpıcı bir hikayesi var.Prusya kralı büyük Frederik Postdam ormanlarında gezerken değirmenin olduğu bölgeyi çok beğeniyor ve buraya sarayını yaptırmayı planlıyor, değirmenciye haber yolluyor değirmenini satın almak istiyor. Fakat değirmenci yerini satmıyor, kral değirmenciye "sen benim kral olduğumu bilmiyor musun, zorla alırım" diyor.Değirmenci de cevap olarak "Berlin'de hakimler var" diyor ve gerçekten de mahkemeden çıkan kararla kral araziyi alamıyor. Sonuçta komşu oluyorlar.Hikaye gerçek mi bilmiyorum ama ülkemizdeki hukuk düzeni için Berlin hakimlerine çok ihtiyaç var.


Krala verilmeyen değirmen arazisi








Biz Berlin'deyken UEFA EURO 2024 Almanya'da yapıldı, sokaklar formalarını giymiş taraftarlar ile doluydu. Takımımız da çeyrek finale kadar çıktı.




As as bayrakları

Brandenburg Hava Alanı 

Gezmek güzel ama onun da bir sonu oluyor, uçağımız 16.30'da.. S Bahn ile yine hava alanına erken geldik, check-in  işlemimizi yaptırdık, Türkiye'ye ziyarete gelen  gurbetçilerle sohbet ederek gecikmesi olan uçağımızı bekledik ve sonra sorunsuz bir yolculukla İstanbul'a döndük. Metro ile evimize sağlıkla döndük.

Başka gezilere..

 Harcamalarımız:


Uçak         200 euro (iki kişi gidiş dönüş)
Otel           707 euro (5 gece)
Yol Masraf   53 euro
Sigorta         22 euro (çıkış harcı dahil)
Market         162 euro

Toplam 1.144 euro 

yaklaşık 1.200 euro

1 Euro= 35 TL:"


27 Temmuz 2024 Cumartesi

1 Göteborg/Malmö/Kopenhag Gezisi (29.05.2024 - 05.06.2024)

 

Öresund Köprüsü (internet)

2024 yılı başında Pegasus indiriminden aldığımız biletlerle Kopenhag (2), Malmö (3) ve Göteborg (2) olmak üzere toplam 7 günlük bir gezi planladık. İskandinav ülkelerine hiç gitmedik, merak ediyoruz.

Artık evimizden Sabiha Gökçen Havaalanına gitmak için metro hattını kullanıyoruz ve çok memnunuz, kolayca havaalanına ulaşabiliyoruz. Kalkış saatimiz 12.35 ve uçak saatinde kalktı ve sorunsuz bir şekilde saat 15.00 de Kopenhag havaalanına ulaştı.


Göteborg (29.05.2024-31.05.2024)

Biz dönüşte Kopenhag'da kalmayı planladığımız için ilk önce İsveç'in Göteborg şehrine gidiyoruz.Bunun için tren ile Danimarka ve İsveç'i birbirine bağlayan Oresund Köprüsünden geçerek Göteborg'a ulaştık. 2000 yılında bitirilen ve Danimarka ile İsveç'i birleştiren köprü 7845 metre uzunluğu ile Avrupa'da hem demiryolu hem karayolu taşımacılığının yapıldığı en büyük köprü özelliğini taşıyor. 4 km.lik kısmı yer altından geçiyor. Köprünün altında 2 hat tren, üstünde de 4 şerit kara yolu var, yapay bir adadan geçerek yer altına giriyor. Biz hem gidişte hem de dönüşte tren ile geçtiğimiz için pek iyi görüntü alamadık.

Tren, Kopenhag Hava Alanının hemen altından yarım saatte bir hareket ediyor. Biletler otomatlardan alınıyor  (546 DKK) (2 kişi) (1 DKK=4,82 TL.) 4 saatlik bir yolculukla Göteborg İstasyonu'na ulaştık. Kalacağımız otel Profil Hotels Opera istasyonun hemen karşısında, kolayca otele geçtık. Sırt çantalarımızı odaya bırakıp çevreyi tanımak için hemen dışarı çıktık. İlk gün yol yorgunluğu ile çok dolaşmadan dinlenmeye çekildik. Geçmiş yıllara göre daha çabuk yorulduğumuzu, gün içinde kısa da olsa dinlenme ihtiyacımız olduğunu bu gezide fark ettik.


Göteborg Stocholm'dan sonra İsveç'in ikinci büyük şehri, yaklaşık 500.000 nüfusa sahip. İstanbul gibi kalabalık bir şehirden gidince sokakların ve trafiğin rahatlığı insana alışılmadık geliyor. Bir de bisiklet kullananlara ayrılmış yollara dikkat etmek lazım, bisikletliler çok süratli bir şekilde bu yolları kullanıyorlar.

Sonraki iki gün yayan olarak Göteborg'u dolaştık. Ulaşım aracı kullanmaya gerek görmedik. Fakat günde 30.000 adım da attık.

Nehrin kenarına kurulmuş GustavAdolf Meydanını şehrin kurucusu ve meydana adını veren Gustav Adolfs Torg heykeli süslüyor. Belediye Binası ve diğer resmi binalar bu meydanda...Alman Kilisesi ve Şehir Müzesi de bu meydanda...


Gustav Adolf Meydanı

Tren Garının da yer aldığı Drottningtorget Meydanı şehrin en hareketli yerlerinden birisi, hemen Gustav Adolf meydanının yanında..Bizim kaldığımız otel de bu meydan üzerinde. Bu iki meydanı Göteborg'da çok bulunmayan  alış veriş merkezi Nordstan birbirine bağlıyor. 

Drottningtorget (Kraliçe Meydanı)

Haga Nygata ahşap evleri,kafeleri, antikacıları, butik dükkanları ile trafiğe kapatılmış güzel bir mahalle..






Feskekorka anlamı balık kilisesi olan bu yer aslında bir balık hali.1874 yılında inşa edilmiş bu halin içinde balık lokantaları var.Biz sabahtan gittiğimiz için içerisi tenhaydı.




Kungsparken

Saluhallen kapalı çarşıları bir kaç yerde var,içinde her türlü peynir, baharat, kahve, et ve unlu gıda ürünleri satılan küçük mağazalar ve lokantalar var.

Saluhallen


Tyska Kyrkan (Alman Kilisesi)

Gotaplatzen Meydanı ve Poseidon Heykeli

Domkyrkan Kilise (1621 en eski kilise)

İskelede kuşlar


Opera Binası


Göta nehri ve kanallarında gezi

Göteborg sakin, renkli, düzenli ve hoş insanların yaşadığı güzel bir şehir. Burada kavga, gürültü yok hatta yüksek sesle konuşan bile yok. Sanıyorum polisiye bir olay da mevcut değil. İnsanlar bisikletlerini ve bebek arabalarını sokağa bırakıyorlar. Diğer Avrupa kentlerinde olan hırsızlık olayları burada olmuyor demek. Milli gelirleri çok yüksek olmasına rağmen insanların yaşamları minimal...Kıyafetleri, arabaları, mobilyacı mağazalarındaki ev eşyaları  hepsi minimal. Boşuna İKEA bu ülkenin firması olmamış.

Minimal mobilyalar 

Herkes İngilizce biliyor ve konuşuyorlar.Şehirde fazla Türk görmedik..Bir de coğrafi konumları gereği akşam saat 10 a kadar gün aydınlık, o saatden sonra da gökte bir mavilik kalıyor.